24 Şubat 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Günlerde bir gün Cenâb-ı Fâtımetü'z-Zehrâ, rahatsızlanmış. Cenâb-ı İmâm-ı Ali Hayder-i Kerrâr huzûra geldi, bakdı ki Fâtıme'nin yüzü sapsarı olmuş, rahatsız. "Yâ Fâtıme, rahatsız mısın?". "Yâ Ali, bugün çok rahatsızım, canım da nar istiyor, bana bir nar bulamaz mısın?".
Koskoca Peygamber'in kızının evinde nar alacak para yok. Fakîr miydi bunlar? Hayır. Allah bunlara dünyâ ve âhiret hazînelerini vermişdi. Fakat dünyâ hazînelerini kabûl etmemişler, ellerine geçen malı ve mülkü ve emlâki fukarâya tasadduk etmişlerdi.
Cenâb-ı Ali dışarı çıkdı. Uzatmayalım. Bir nar kazandı, nar parası. Bir nar aldı, Fâtımetü'z-Zehrâ'ya geliyordu. Yolda bir fakîr çıkdı önüne İmâm-ı Ali'nin, "Yâ Ali, rahatsızım, hastayım o narı bana versene" dedi. Hazret-i İmâm düşündü, biri Peygamber kızı Fâtımetü'z-Zehrâ, biri ümmetden bir garîb. "Fâtımetü'z-Zehrâ, Peygamber kızıdır o sabreder, biz ümmete verelim bunu" dedi, o fukarâya o narı verdi ve huzûr-i Fâtıme'ye geldi. Cenâb-ı Fâtıme iyi olmuşdu.
Burada bir incelik vardır. Doktorlar bir hastadan elini çekdi mi, sadakayla o tedâvi olunabilir. Dikkat edin bir şey daha söyleyeceğim, çok mühim! Bir şey yediğiniz vakitde, sizi seyreden kişiye tattırmazsanız o yediğiniz şeyi, o sizin için derd olur, çâresi bulunmaz. İkincisi, fukarâya verilen sadaka ile, insanın üzerindeki bulunan belâ def' olur, hastalık def' olur. Bazı hastalıkları sadakayla tedâvi ediniz. "داووا مرضاكم بالصدقة dâvvû mardâkum bi's-sadaka" buyurmuş Peygamber. "Sadakayla hastalarınızı tedâvi ediniz" diyor Peygamberimiz, sallallahu aleyhi vesellem. Kulağında bulunsun böyle.
Dedi, "Geçmiş olsun, ne oldu?". "Yâ Ali sen fukarâya narı verdin", demek ki görmüş Fâtımetü'z-Zehrâ, maneviyyatla, yani manevî radarla, "Allah bana şifâsını verdi" dedi.
www.muzafferozak.com