23 Temmuz 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
NUTK-İ ŞERÎF
ve
ÎZÂHI
Safâ-yâb oldu ol kim 'âlem içre ehl-i hâl oldu
Ki zîrâ fikr-i mâzî ile müstakbel vebâl oldu
Bu âlemde safâya eren, daha bu dünyâda cennete girenler ehl-i hâl olanlardır. Bunlar ne geçmişi düşünür ne de gelecek endîşesi taşır, içinde bulundukları ânı değerlendirirler.
Yetişmez kimse mâzîye bilinmez sırr-ı müstakbel
İdenler anların fikrin cihânda ehl-i kâl oldu
Geçmişi değiştirmek ya da tekrarlamak mümkün değildir, gelecek ise sırdır, bilinmez. Geçmişle ve gelecekle uğraşanlar kâl ehlidir. Bunların konuşmalarından bir fayda gelmez.
Bu dem kadrin bilenler 'ârif-i vakt olur zîrâ
Geçen demler bu fânî içre hep zıll-i hayâl oldu
Ârif olanlar içinde bulundukları ânın kıymetini bilenlerdir zîrâ Cenâb-ı Hakk'ın her ân ayrı bir tecelliyâtı vardır. Mâzînin hayâliyle oyalanmaya lüzum yokdur zîrâ geçmişdeki tecelliyât o zamâna mahsûsdur.
Temevvüc eyleyüp bahr-i hüviyyet cûşa gelmişdir
Anın'çün ehl-i 'irfânın dili deryâ-misâl oldu
Vahdet deryâsı dalgalanıp coşunca nâmütenâhî tecelliyât dalgaları zuhûra gelmişdir. Âriflerin kalbi bu tecelliyât dalgaları ile dolmuş ve deryâ gibi olmuşdur.
Nazar itmezler emvâca bilirler aslı zîrâ
Ki fikr-i mâsivâ 'âriflere emr-i muhâl oldu
Ârifler bu tecelliyât dalgalarının üstünde pek durmazlar, çünkü onların gelip geçici olduğunu ve hepsinin Allah'dan geldiğini bilirler. Bu yüzden ârifler için mâsivânın hiç bir kıymeti yokdur.
Nazîrâ nefyi nefy eyle hemân isbâta ol meşgûl
Sana lutfuyla Mevlâ'nın tecellî bi'l-cemâl oldu
Öyleyse zâten yok hükmünde olan mâsivâyı kalbinden çıkarıp beytullah-ı hakîkî olan kalbini öyle temizle ki cemâl-i ilâhî tecellîsine mazhar olasın.
Nazîr İbrâhim Efendi
Kuddise Sırruh