11 Kasım 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Hikemî şiirin büyük üstâdlarından Şâir Nâbî, Hayriyye adını verdiği nasîhatnâmesinde, "Nehy-i Âlûdegi-i Kizb ü Hilâf" başlığı altında, sahte mürşidler ve mürâîler hakkında şunları söyler :
Görmez ol kes iki 'âlemde felâh
Ki sata sahte takvâ vü salâh
Takvâ sâhibi olmadığı halde, kendisini âbid, zâhid, müttakî gösteren mürâîler her iki alemde de felah bulmaz.
Oldu âlât-ı me'âş-ı dünyâ
'Asrda hırka vü tesbîh ü ridâ
Hırka, ferâce ve tesbîh gibi tarîkat-ı aliyyeye mahsûs kıyâfet ve eşyâlar, artık geçim vâsıtası hâline getirildi. Bir takım sahte sôfîler bunları geçim vâsıtası yapdılar.
Feyzi yokdur verir insâna sudâ'
Savt u taksîm ü ilâhi vü semâ'
Bunların mûsıkî nâmına çalıp söyledikleri de insana feyz vermez, ancak baş ağrısı verir.
Eğer itdiyse selef ehl-i tarîk
Şimdi taklîd idüğün bil tahkîk
Eğer itdürdü ise devrânı
Selefe câzibe-i Rahmânî
Yine ol cezbe gelirse ne güzel
Kim ider cezbe-i Hakk ile cedel
Sözümüz zümre-i taklîddedir
Bahsimiz zerkdedir şeyddedir
Geçmişde ehlullahın tahkîk ile yapdıklarını bu gibi mürâîler taklîden yapıyorlar. Eskilerin devrânı Allah tarafından gelen bir cezbe ile idi. Öyle bir cezbe ile devrân etmek elbette güzel, ona sözümüz yok. Bizim sözümüz, taklidçileredir, riyâkârladır, hîlekârlaradır.
Sekr-i vecd olsun o meczûba helâl
K'ola müstağrak-ı envâr-ı cemâl
Yoksa taklîd ile her bir ahmak
İde da'vâ-yı velâyet mutlak
Vecd ile gelen sarhoşluk hâlinde cemâlullahın nûrunda müstağrak olmak vardır. Vecd taklîdi yapanlar, rîyâ ile vecd gösterenler, yalancı evliyâlık da'vâsındadır.
Hârdan ol bîhûdegû bedterdür
Anı tasdîk eden andan hârdır
Bu sahtekârlar, eşekden beterdir. Bunları tasdîk edip bunlara tâbi olanlar onlardan daha beterdir.
Bâ-husûs ola medâr-ı da'vâ
Kasd-ı tahsîl-i ma'âş-ı dünyâ
Halk eşyâ sata ol kurb-ı Hudâ
Halk üştür sata ol hayr-du'â
Bunların derdi dünyâ malıdır, menfaat elde etmekdir. Halk eşyâ satar, bu mürâîler Allah'a yakınlığı satarlar. Halk deve satar, bu mürâîler hayır duâ satarlar.
Virmeğe zühd ü salâhına revâc
Halk ni'met yiyicek ol kalur âc
Tâcı taklîd ridâsı taklîd
Sözü taklîd edâsı taklîd
Bu mürâîler, kendilerini halka zâhid ve sâlih göstermek için herkes yemek yerken yemezler, oruçlu taklîdi yaparlar. Bunların tâcı da, hırkası da, sözleri de tavırları da hep takliddir.
Yok siyâdet ki anı ide penâh
Sarınır başına destâr-ı siyâh
Cerre de nefsi tenezzül idemez
Kâra da tab'ı tehammül idemez
'İlmi yok ma'rifet ü san'atı yok
Kesbe sermâyesi yok vüs'atı yok
İde tahsîl-i ma'âşa âlet
Zühd ü takvâyı o düzd-i sûret
Seyyid olmadıkları hâlde başlarına siyah sarık sarar bu mürâîler. Tembel oldukları için çalışmak da istemezler, para kazanmak için zahmet çekmek istemez bunlar. Bunların ilmi de yokdur, bir san'atı ve marifeti de yokdur. Çalışıp kazanmak için sermayeleri de olmadığından bu hırsız suratlı herifler, zühd ve takvâyı geçimlerine âlet edinmişlerdir.
Bir iki harf-ı tasavvuf kapmış
Kendüyi pîr-i tarîkat yapmış
Bu mürâîler, tasavvufun zâhirinden bir-iki şey öğrenip sanki bir tarîkin pîri imiş gibi kurumla dolaşırlar.
Mesleği şu'bede kârı dagalî
Cezbesi sahte vü sekri 'amelî
Bu gibilerin işleri hokkabazlık ve hîledir. Bunların cezbeleri de sahte ve göstermelikdir.
Ne güzel bulmuş o 'ayyâr-ı 'atîk
Halkı aldatmağa âsânca tarîk
Bu usta hırsızlar, halkı aldatmak için çok kolay bir yol bulmuşdur.
Nice bî-'akl u temyîz ü hâyin
Sana gerçek öpe dest ü pâyin
Nice akılsızlar ve iyiyi-kötüyü ayırd edemeyen câhiller de bunları hakîkî mürşid zannederek ellerini ve ayaklarını öperler.
Aldanup ana 'avâm-ı bî-‘akl
İftihâr ile ide gayre de nakl
Birçok akılsızların bu gibilere aldanıp, sağda solda onları medh etmesiyle başkaları da bunların tuzağına düşer.
Refte refte olarak şöhret-yâb
Tekyesi ola melâz-ı ahbâb
Bu sahte mürşidlerin şöhreti gitgide artar ve tekkeleri onlara aldanan zavallılarla dolar.