Sakal-ı Şerîf İle Teberrük

9 Ocak 2023 tarihinde yayınlanmıştır.

Resulullah

Resûl-i Ekrem Efendimizin mübârek saç telleri ve mübârek sakalından tüyler dünyânın her tarafında mukaddes emânetler olarak muhâfaza edilmekde ve teberrüken ziyâret edilmekdedir. Bâhusûs bizim memleketimizde bu emânetlerden pek çok vardır. Bunların bir kısmı müzelerde, bir kısmı câmi ve mescidlerde, bazıları da şahısların elindedir.

Bunların hepsine sakal-ı şerîf yâhud lihye-i saâdet deniliyorsa da aslında bunların çoğu Efendimizin saç telleridir. Efendimiz tıraş olduğunda kesilen saçlarından bir tel bile ziyân edilmemiş, ashâb-ı kirâm tarafından âdetâ kapışılmışdır. Efendimiz tıraş olurken ekseriyâ ashâbı O'nun etrâfını sarar ve berberin kesdiği saç tellerini daha yere düşmeden toplarlarmış. Bazen de Efendimiz bizzat kendisi saçlarını dağıtmışdır. 

Ashâb-ı kirâm hazerâtı Efendimizi saç ve sakal telleriyle teberrük etmişlerdir. Meselâ Enes ibn Mâlik Hazretleri, ki ashâbın ileri gelenlerindendir, öldüğünde bu saç tellerinden birinin dilinin altına konulmasını vasiyet etmişdir.  Ashâbdan ve tâbiîinden bazı zevât, sakal-ı şerîfle beraber gömülmeyi vasiyet etmişlerdir. Yine bu saç telleri, zafer ümîdiyle savaşlara götürülmüşdür. Meselâ Hâlid bin Velid, Resûlullah'ın saç tellerini serpuşunun içinde taşıdığını ve o serpuşla girdiği her savaşdan zaferle çıkdığını söylüyor.

Ecdâdımız da sakal-ı şerîflere çok kıymet vermiş, dâimâ bunlarla teberrük etmişlerdir. Nitekim Osmanlı'nın son devrinde Topkapı Sarayındaki mukaddes emânetler dâiresinde kırkdan fazla sakal-ı şerîf olduğunu biliyoruz. Değerli sandıklar içinde tutulan sakal-ı şerîflerden bazıları sergilenmekdedir.  

Yine eskiden İstanbul'da büyük konaklarda çok sayıda sakal-ı şerîf olduğunu, bunların konağın en üst katındaki bir odada muhâfaza edildiğini ve bu odaya lihye-i saâdet odası denildiğini ve gerek hâne halkının gerek davetlilerin zaman zaman bu sakal-ı şerîfleri ziyâret etdiğini biliyoruz.

Yine şunu da biliyoruz ki, memleketimizde iki bine yakın sakal-ı şerîf bulunmakdadır ve bunlar dört yüz küsur tânesi İstanbul'dadır. Ramazan-ı Şerîf aylarında câmilerde ve mescidlerde bulunan sakal-ı şerîfler ziyârete açılmakdadır.

Bazı zavallılar da bu ziyâretlere manâ veremiyor, Peygamberimizin sakal-ı şerîfini öpmek için hücûm eden halkı ayıplıyor, bunu bidat olarak kabûl ediyor, böyle şeylerin dînde yeri olmadığını filan söylüyorlar. Hiç bilmiyorlar ki Sakal-ı Şerîf ziyâreti, Peygamber sevgisinin bir tezâhürüdür. Hattâ mecâzî aşkda bile bu böyledir, kişi sevdiğine âid en ufak bir şeyi bile ganîmet bilir. Görmüyor musunuz, seven insan sevdiğinden kalan bir fotoğrafı bile nasıl saklıyor, sık sık ona bakup iç geçiriyor, hisleniyor, hattâ gözyaşı döküyor, nasıl da kıymet veriyor o hâtıraya. Yâhud sevgilisinden yâdigâr kalan bir mendili, bir gömleği yâhud herhangi bir eşyayı nasıl da hazîne gibi saklıyor, yüzüne gözüne sürüyor, onunlar avunuyor. Aşk ve muhabbet böyle bir şeydir işte. Muhabbetden nasîbi olmayanlar, bu işlerden anlamaz. Tatmayan bilmez, köre renk, sağıra âhenk olmaz.

Men lem yezuk bilmez yazık.

Listeye geri dön