21 Mart 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Dikkat ederseniz, bazı insanlar güzel san'atlardan hiç hazzetmezken bazıları da bunlardan büyük keyif alıyorlar hattâ bazıları san'at için açlığı bile göze alıyorlar. Bunun sebebini hiç düşündünüz mü?
Nefsine mahkûm ve hevâsına tâb'i olan insan yalnız bedenî ve süflî şeylerden zevk alır. Nefsi emmâre sâhibinin keyif aldığı şeyler, ya yemek, içmek, uyumak gibi bedenî zevkler ya da burada edeben saymaya gerek görmediğimiz bir takım süflî işlerdir. Bu gibi insanlar kendilerini hayvâniyetden kurtaramadıkları için hep kaba-saba olurlar ve san'atdan, zarâfetden, incelikden, güzellikden hiç anlamazlar. Konuşmaları da, kıyâfetleri de, oturup kalkmaları da, yemeleri-içmeleri de hep kabadır, zarâfetden uzakdır.
Nefsi ile mücâhede ederek, kötü huylardan ve şeytânî sıfatlardan kurtulmaya başlayan insan ise, gün be gün kalbini arıtır ve saflaştırır. Kötü sıfatlarından arınan kalb, ilâhî nûr ile dolmaya başlar. Nefs-i mülhime mertebesinde belirgin hâle gelen bu nûr, insanda güzele, güzelliğe, san'ata ve tabî'ata büyük bir meyl ve alâka meydana getirir. Nefs-i emmâre ve nefs-i levvâme sâhiblerinde hiç görülmeyen san'at zevki işte böyle başlar. Kalbi arınıp temizlenen insan, hüsn-i hatdan, şiirden, edebiyatdan, mûsıkîden hazzetmeye başlar. Kâbiliyeti olanlar bu san'atlarla bilfiil uğraşır, kâbiliyyeti olmayan ya da o işlere ayıracak vakti olmayanlar da bunları seyretmekden, dinlemekden büyük keyif alırlar. Vaktiyle san'atkârlarımızın hemen hemen hepsinin ehl-i tarîk olmasının hikmeti de budur.
Burada şöyle bir incelik daha var. İnsanoğlunun elinden çıkan bütün san'atlar sâni'-i hakîkî olan Allah'ın san'atından mülhemdir. Kalbini arıtan insanlar, Cenâb-ı Hakk'ın cemâl sıfatlarını mahlûkât üzerinde müşâhede etmeye başlarlar. Bu yüzden de, tabîatın güzellikleri onlara hem keyif hemde ilhâm verir. Çünkü cıvıl cıvıl öten kuşlar da, rengârenk, mis kokulu çiçekler de, yemyeşil ağaçlar da, hep Cenâb-ı Hakk'ın cemâl sıfatlarını aksettirir.
Kitâb-ı vahdet-i Hakk'dır ulu'l-elbâba 'âlemler
Bilir mi sîreti hayvân işâretden mişâretden
Şerîatle tarîkatle müeddeb olmayan kimse
Hakîkat bî-edeb bilmez nezâketden mezâketden