14 Nisan 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri yeri geldikçe anlatırlardı :
Üç akşamcı, Ramazan'ın geldiğinden haberleri filan yok, Ramazan'ın ilk gecesi kafaları çekmişler, tam ezân vaktinde sokağa çıkmışlar. Minârelerden ezân sesi yükselip de halk akın akın câmilere doğru gitmeye başlayınca, içlerinden biri cemaatden birisine sormuş, "Babalık, ne var bugün câmide, mevlid filan mı var?" demiş. "Evlâdım, bu akşam Ramazan, haberin yok mu" demiş o zât. "Yaa! demek Ramazan, öyleyse biz de namaza girelim" demişler ve kör kütük câmiden içeriye girmişler. Biri imamın arkasına durmuş, biri ikinci safa, diğeri üçüncü safa geçmiş ve namaza başlamışlar. Malûm ya eskiden terâvihlerde makâmât her dört rekatda bir değişir ve perde gittikçe yükselirdi. İmam efendi, terâvihin on üçüncü rekatında eviç makâmına geçip de perdeyi iyice yükseltince, en öndeki sarhoş dayanamayıp "Yaşa ulan imam yaşa!" diye bir nara atmasın mı! Onun arkasındaki safda duran sarhoş, arkadaşının namazda konuşduğunu duyunca, "Ulan namazın bozuldu, ne bağırıyorsun be!" diye bağırmış. Üçüncü safdaki sarhoş da ikinci safdaki arkadaşına seslenmiş, "Ulan ne adamsın, senin namazın bozulmadı mı sanki" demiş.
NÜKTELER