23 Temmuz 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Hazret-i Mûsâ'ya "innî enallahü rabbül âlemîn" hitâbı ağaçdan geldi. Cenâb-ı Hakk'ın hitâbının bir ağaçdan ya da ateşden zâhir olmasına inanıyorlar da insandan zâhir olmasına nedense inanmıyorlar. Meselâ Hallâc-ı Mansûr'un "Ene'l-Hakk" demesi gibi. Bu söz yüzünden Hallâc'ı î'dâm ettiler. Halbuki söz Hallâc'ın sözü değildi, bu sözü Hallâc'ın ağzından Allah söyledi.Evliyâullahdan zâhir olan bu gibi sözlere "Şathiyye" denir. Çoğulu "Şathiyyât" veya "Şatahât"dır. Şathiyye, vecd ve istiğrâk hâlinde zuhûr eder. O hâlde iken insanın irâdesi elinde değildir. Bu hâlde bulunan bir zâtın ağzından çıkan böyle bir kelâm kendi kelâmı değil Hakk'ın kelâmıdır. Meselâ Bayezid Bistâmî Hazretlerinden zâhir olan "Sübhânî mâ a'zame şânî / Kendimi tenzîh ederim şânım ne yücedir" sözü böyle bir şathiyyedir. Yine Eşrefoğlu Rûmî Hazretlerinden zâhir olan "Benem ol Dâim ü Bâkî göründüm sûretâ insân" nutku da bir şathiyyedir. Daha nice velîlerden bu gibi sözler zâhir olmuş, bu sırrı bilmeyenler onları küfür ve ilhâd ile suçlamışlardır. Halbuki bu gibi sözleri anlamak için o sözleri söyleyenden değil söyletenden bilmek gerekir. Nitekim büyük velîlerden Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri, Bayezid Bistâmî Hazretlerinden zâhir olan bu gibi şathiyyeleri şerhetmek maksadıyla "Şerhu Şathiyyâti Ebî Yezîd el-Bistâmî" adında müstakil bir eser kaleme almışdır.