Satınalınan Rüya

25 Temmuz 2024 tarihinde yayınlanmıştır.

http://schemas.google.com/blogger/2008/kind#post

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :

Şimdi enteresan bir târihî vukûât anlatacağım. Bunun gibi şeyler çok var bende ama bu da çok mühim bir şey olduğu için anlatacağım. Sadrazam Said Paşa'nın başına gelen hâdiseyi anlatacağım. Olan bir hâdise, kendisi nakletmiş. Osmanlı Sadrazamları denilen kitâbın içerisinde kayıt var. Ben oradan okumadım ama kitabı yazan zât benim ahbâbım idi, bana o söyledi.

Said Paşa, talebeyken, hafta tatilini bir şeyhin yanında geçirsin, olgunlaşsın diye, babası parayı Aksaray'da Oğlanlar Şeyhi olan zâta verirmiş. "Said, sen git tâtil gününde haftalığını Şeyh Efendi'den al" dermiş. Gâyesi şu. Çocuk para için gidecek oraya fakat bir müddet Efendi'nin yanında kalacak. Yani Şeyh Efendi'den istifâde etsin diye. 

Eski Osmanlılar ve kafası işleyen adamlar, mutlakâ gençleri bir yaşlı, tecrübeli zâtın yanına gönderirlerdi, hayâtdan bir şey öğrensin diye. O yaşlı zâtın tecrübesinden istifâde etsin diye. Târihde yapılan hatâları görüp istikbâlini tayîn etmek, yâhud târihdeki muvaffakiyyetleri görerek, gene istikbâldeki muvaffakiyyetleri tayin etmek, mesele bu. Onun için yaşlı adamların yanına gönderiyorlar.  Bir de şu kâide var onu da söyleyelim de geçelim. Târihden ibret almayan, istikbâlde kendisi târihe ibret olur. Onun için târihi öyle okuyacaksın, ibret almak için okuyacaksın. 

Şeyh Efendi'ye her hafta uğrayan bir çingene varmış, maşa, tava, ızgara gibi şeyler satarmış. Her hafta geliyor Efendi'ye asılıyor, ya bir maşa satacak, ya bir ızgara satacak. Zorla. Şeyh Efendi kibar adam, kapısına geleni mahrûm etmiyor. İşte o günün parasıyla iki kuruş, üç kuruş veriyor, alıp bir tarafa koyuyor. Ama her hafta bu böyle. Gene bir Cuma günü Said harçlığını almak için gelmiş, Şeyh Efendi Said'e bir mecidiye vermiş. Said'in haftalık harçlığı bir mecidiye imiş, yani altının beşde biri, epeyi bir para. Tam o sırada çingene gelmiş kapıya dayanmış, "Şeyh Efendi, aç kapıyı" diye seslenmiş. Şeyh Efendi, "Bugün kapıyı açmayacağım, evin içerisi ızgaraya, maşayla doldu başdan aşağı" demiş. Çingene demiş ki, "Efendim bugün ben bir şey satmayacağım, bir rüyâ gördüm o rüyayı anlatacağım, onun için geldim ben". Şeyh Efendi, "Peki öyleyse gel içeri" demiş ve çingeneyi içeri almış. Çingene rüyâsını anlatdı ama rüyânın ne olduğunu bilmiyoruz. Anlatınca Şeyh Efendi dedi ki, "Oooo bugün senin işin yolunda". "Neden" dedi çingene. "Bu rüyâyı Said'e satalım biz" dedi Şeyh Efendi. "Güzel bir rüyâ bu, Said'e satalım para kazan". Çingene, "Olur mu?" dedi. "Tabii olur, neden olmasın" dedi Şeyh Efendi. "Hem de iyi para alırız" dedi. Meselâ bir ızgara o vakit yirmi para, kırk paraysa, bir mecidiye mühim bir para, altın paranın beşde biri. Şeyh Efendi, Said'e döndü "Said, ver o parayı bizim kara oğlana" dedi. Said, parayı verdi. "Satdın mı rüyâyı?", "satdım", "sen aldın mı?", "aldım", "ben de şâhid oldum" dedi. Orada bulunanlara da "siz de şâhid oldunuz değil mi" dedi, "olduk" dediler. "Haydi Allah selâmet versin" dedi. 

Said Paşa diyor ki, "Şeyhe fenâ hâlde kızdım, içimden küfür etdim, böyle bokdan şey mi olur diye. Yüzümü asdım, böyle şey mi olur, benim bütün harçlık gitdi" diyor. O böyle yüzünü asınca, Şeyh Efendi ona dönüp demesin mi, "Said, ucuz aldık bunu bir mecidiyeye" diye. Said, "Ne ucuzu efendim, bizim para havaya gitdi" dedi. Şeyh Efendi dedi ki, "Bu çingenenin gördüğü rüyaya göre onun sadrazam olması lâzım gelir, ben sana onu satın aldım, sen istikbâlin sadrazamısın, seni tebrik ederim" dedi. "Çok ucuza aldık bir mecidiyeye" dedi. Ve hakîkaten de Said Paşa sadrazam oldu. Ve dostlarına "ben bu sadrazamlığı bir mecidiyeye aldım" diyormuş.  

Sonra, asıl en mühim mesele bu, Said Paşa'dan sonra sadrazam olan Talat Paşa, aslen çingene. O sonradan geliyor, işin tuhafı o. Ben Talat Paşa'nın aslen çingene olduğunu bilmiyordum, Fransızca bir kâmusda gördüm. 

www.muzafferozak.com

Listeye geri dön