1 Mart 2017 tarihinde yayınlanmıştır.
"Sudûru'l ahrâr kubûru'l esrâr" yani "ilâhî sırlar, ehlullahın kalblerinde gizlidir" denilmişdir. "İlm-i ma'rifet, satırdan değil sadırdan okunur" denilmesinin hikmeti de budur. Zîrâ esrâr-ı ilâhiyye ve hakâik-i Kur`âniyye kitaplardan öğrenilemez. Bunlar ancak ehlinden öğrenilir. Bunların ehli de ârif-i billah olan evliyâullah hazerâtıdır. Evliyâullah hazerâtının serdârı da İmâm Ali Kerremallahu Vecheh Hazretleridir. "Ene medînetü'l-ilm ve aliyyün bâbuhâ" yani "Ben ilim şehriyim, Ali de onun kapısıdır" hadîs-i şerîfi de buna işâret eder. Bu hadîs-i şerîfde zikredilen ilimden maksad, fizik, kimyâ, biyoloji ya da diğer zâhirî ilimler değil ilimlerin en yücesi olan "marifetullah" ilmidir. Eskiden, bu sırra işâret emek için, büyük âlimlerin meşhûr eserlerine atfen, darb-ı mesel gibi söylenen şu söz pek mânidârdır :
Okudum Kâdî vü Keşşâf u Cerîr-i Taberî
Yazmamış hiçbirisi şeyhden aldım haberi
Mürşid-i azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri bu sözü çoğu zaman "Okudum Keşşâf u Taberî, şeyhden aldım haberi" diye kısaltarak söyler ve "Satırdan okuyan yanılabilir, sadırdan okuyan yanılmaz" buyururlardı.