Şeb-i Arûs Ne Demekdir?

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretlerine Amerika'daki bir sohbetlerinde dinleyecillerden biri sordu, "Bazı velîler ölümlerinden düğün gecesi diye bahsediyor, bunun hikmeti nedir?" dedi. Efendi Hazretleri buyurdular ki :

O velîlerin düğün gecesi diye bahsetmeleri, veliyyullahın gelin olarak, kadın olarak âhirete gitmesi değil, o demek değil o. Âşık olan bir kimse, evlendiği gece, sevgilisinin yanına ne şekilde gider, onun için şeb-i arûs dediler. Onun tadını siz garblılar bilmezsiniz, onu biz biliriz. Neden diye sormuyor. Çünkü onlar evlenmeden evvel üç sene beş sene beraber yaşıyorlar, aşk nedir bilmiyor onu o. Ben yanıyorum, yanıyorum, yanıyorum, gece gündüz uykudan, yemekden-içmekden kesiliyorum, sonra evleniyoruz, evlendiğimiz gece kavuşacağız. Düşün benim gidişimi oraya, ne demek olduğunu. 

Bizde bırak konuşmayı parmağını göremez, yüzünü göremez sevgilisinin. Şimdi değil, şimdi Avrupa'ya döndü bizim de. Eski devirde bir kadının yüzünü görmek, sevgilisiyle konuşmak, mesele o. Üf, üf, üf, üf! Ya öyle bir karşıdan görüyor, ya resmini görüyor, ya suya aksetmiş, kız pencereden çıkmış bakmış, oğlan da atını suluyor derede, kızın cemâli vuruyor suya, oradan âşık oluyor filan. Onun için senelerce yanmış, geceleri uykularını terketmiş, ağlamış, sızlamış onun aşkıyla, o akşam evlenmişler, meşrû olmuş iş, o güvey odasına gidiyor. İşte evliyâullah da Allah'a âşık olmuş, senelerce o aşk ile yanmış, o akşam mülâkat var, onun için şeb-i arûs diyorlar, gelin gecesi diyorlar. 

www.muzafferozak.com