16 Aralık 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Bir veliyyullaha sormuşlar, "Secde-i sehv neden îcâb eder?" demişler. "Size göre mi bize göre mi?" demiş. "Yâhu size göresi bize göresi olur mu bunun?" demişler, Hazret, "Olur" demiş ve buyurmuş ki, "Size göre vâcibin terk ve tehîrinden, bir de farzın tehîrinden secde-i sehv lâzım gelir. Biz ise böyle bir kusûr işlersek namazda, o namazı yeniden kılarız".
Malûm ya, namazın ahkâmı arasında "secde-i sehv" diye bir şey var. Sehv istemeden yapılan hatâ demekdir. Namazda yanılarak yapılan bazı hatâlar, namazın sonunda fazladan iki secde ile giderilmiş olur. Cenâb-ı Hakk mü'minlere böyle bir kolaylık ihsân etmişdir, basit hatâlar sebebiyle namazı yeniden kılmaya mecbûr etmemişdir.
Bir düşünelim. Namazlar ya iki, ya üç yâhud dört rekat olarak kılınır. Biz dört rekatlık namazı ele alalım. En uzunu o çünkü. Ne kadar sürer? Kimisi üç dakîkada, kimisi dört dakîkada kılıyor dört rekatı, daha uzun kılan pek yok. Haydi diyelim ki uzun okuduk, meselâ her rekatda bir sayfa okuyarak kıldık namazı, ne tutar? On dakîka tutar. Diyelim ki secde-i sehv ile telâfîsi mümkün olan bir hatâ yapdık namazda ve iki secde ile ikmâl etdik, bitirdik. Ne kazandık? Bir kaç dakîka. Peki bir daha kılsak o namazı ne kaybederiz? Bir kaç dakîka.