6 Ekim 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Büyük velîlerden Bişr el-Hafî Hazretlerinin, herkesin kulağına küpe etmesi gereken nasîhatlerle dolu bir mektûbudur :
Ebu'l-Hasan Ali bin Haşrem'e. Allah'ın selâmı üzerine olsun. Kendisinden başka ilâh olmayan Allah'a hamd ederim.
İmdi, Allah'dan dileğim odur ki, bize ve size verdiği nimetleri tamamlasın, ihsân etdiklerine şükretmeyi bize ve size nasîb etsin, bizi ve sizi islâm üzere öldürüp diriltsin, bize ve size kaybetdiklerimizden daha hayırlısını versin.
Ey Ali, sana Allah'dan korkmanı ve O'nun emrini yerine getirmeni, Kitâb'ına sarılmanı ve sonra da îmân bakımından bizi geçen ve yolumuzu açan topluluğun izinden gitmeni tavsiye ederim. Onları devamlı göz önünde bulundur ve onların hâliyle hâllenmeye çalış. Yalnız kaldığında onları dost edin. Onları dost edinirsen halka ihtiyâcın kalmaz. Onları görüyormuşsun gibi hareket et. Resûlullah'ın, sallallahu aleyhi vesellem, ashâbıyla oturmak, ölülerle oturmakdan daha uygundur. O ölüler ki, hatâ yapmanı bekler, sende bir ayıp göremezlerse yanında oturan birinde gördükleri ayıpla seni ayıplar ve Allah’ın sana hesâb sormayacağı bir şeyle seni ithâm eder.
Allah sana hayrı öğretsin ve seni hayır sâhiblerinden kılsın. Gördüğüm kadarıyla ömrünün çoğu gitdi. Hâllerinden râzı olunacak kişiler gitdiler ve sen de onların peşinden gideceksin. Gitmekden kurtulamazsın çünkü seni götürecek olanın elinde esîrsin. Bütün mahlûkat Allah'ın azameti karşısında küçük kalır. Hepsi O'na muhtâcdır. Sakın seni sevenlerin çokluğu seni aldatmasın. Allah'a, zelîlin azîze, fakîrin zengine yalvardığı gibi yalvar. Sığınacak ve kaçacak bir yer bulamayan esîrin, korku içinde olan, sonunun ne olacağını bilmeyen ama ümîdini de kesmeyen, duâyı bırakmayan, belâ ve fitnelerden emîn olmayan bir kimsenin yalvardığı gibi yalvar Allah'a. Seni böyle görürse belki sana acır, fazlıyla sana yardım eder de affından ve rahmetinden umduğunu elde edebilirsin. Felâket ânında ona sığın, gücünün yetmediği şeylerde O'ndan yardım iste. Eğer böyle yaparsan, O'na boyun eğmen sebebiyle seni kendisine yaklaştırır ve ana babandan daha çabuk isteğine cevâb verdiğini, sana, senden daha yakın olduğunu görürsün. Tevfîk Allah'dandır, bize ve sana hayırlı ihsânlarda bulunmasını dilerim.
Ey Ali! Bil ki, şöhret ve insanlar tarafından bilinme arzusuna mübtelâ olanın musîbeti çok büyükdür. Allah, bize ve sana, O'na itâat etmek ve boyun eğmekle bu musîbetden kurtarsın, bu fitneye düşmekden ve bunun kötü netîcesinden bizleri muhâfaza buyursun. Allah, dostlarını ve tevfîkine mazhar olanları muhâfaza edeceğini bildirmişdir. Sen gel Rabbini râzı kıl, zamâne ehlinin rızâsını kazanmaya veya yergilerinden sakınmaya kalkma. Çünkü böyle bir kimse, muhakkak ki ölmüşdür. Kalbleri aydınlatmak ve diriltmek, zamanımızın sâlihlerine mahsûsdur. Halbuki sen ölülerle berabersin ve âhireti düşünmediği için rûhu ölmüş bedenlerin kabirlerinde dolaşmakdasın. Onların yollarından geçiyor ve onların eserlerini görüyorsun. Bunlar zamâne insanlarıdır. Allah’ın nûruyla aydınlanmamış kişilerden uzak dur. Onlar, Allah'ın koruduğu kişiler müstresnâ, Allah'ın Kitâb'ıyla amel etmiyor. Onlardan seni terk edeni umursama ve onların yokluğuna üzülme. Bil ki, onlardan uzak durman, onlara yakın durmandan daha faydalıdır. Allah sana yeter. Kendine O'nu dost edin. Allah’ın dostluğu, onların yokluğunu sana hissettirmeyecekdir.
Zamâne insanlarından sakın. Hayırlı olduğunu zanneden ve hakkında hüsn-i zanda bulunulduğunda, yanılgıya düşülen kişiyle yaşamanın ne faydası var? Kendisini düşünen akıllı kişinin, nefsine mağlûb olmamak için nefsine mağlûb olanlardan uzak durması gerekir. Çünkü onlarla oturursan fitnenin kıyısında oturmuş olursun. Onlardan uzak durmazsan, belâdan emîn olamazsın. Bu zamanda uzletde ölmek, yaşamakdan daha hayırlıdır.
Şerden kurtulacağını, fitne korkusundan emîn olacağını zanneden kişi için kurtuluş yokdur. Eğer onlara imkân verecek olsan sana kötülük ederler. Onların yakınında olursan, seni kötülüklerine ortak ederler. Sen kendin için doğru olanı tercih et ve onlarla düşüp kalkmayı bırak. Görüyorum ki bugün fazîlet, ancak uzletdedir. Çünkü selâmet ondadır ve fazîlet olarak selâmet yeter. Seni günâha sokacak şeylere kulağını tıka ve gözlerini de kapat. Ve sû-i zandan sakın. Çünkü Allah, seni şu âyetiyle sakındırmışdır : "يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اجْتَنِبُوا كَث۪يرًا مِنَ الظَّنِّۚ اِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ اِثْمٌ". Ve's-selâm.