6 Temmuz 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Selâtîn-i cihânın a'zamı sultân-ı İslâmbol
Nücûm-âsâ tecemmu' eylemiş merdân-ı İslâmbol
Bilâd-ı müslimîne kûh-ı kâf tek sedd-i muhkemdir
Gazâ ecrin alırlar bî-'aded sükkân-ı İslâmbol
Halîfe olduğu yerde birikir evliyâ derler
Katı çok bu ecilden sâhib-i 'irfân-ı İslâmbol
İhâta edemez 'akl-ı beşer esrârını aslâ
Ne mümkindir bilinmek hikmet-i ferzân-ı İslâmbol
Münâcâtı harâbâtî erenler ekseri nâsı
Sanır zâhid ki hep füccâr durur mestân-ı İslâmbol
Sıfât-ı halk ile eyler tesettür evliyâullah
Olur bu vech ile kuvvetli sıddîkân-ı İslâmbol
Gürûh-i ehl-i hâl ile 'aşk u cezbe bî-şümâr anda
Demâdem dost ile cünbüşde meczûbân-ı İslâmbol
Sınık gönülleri ta'mîr ederler hûb devâlarla
Bu ahlâk ile rıf'at bulduğu a'yân-ı İslâmbol
Beşâşet tatlı dil i'zâz u ikrâm u tevâzu' hem
Tahabbüb hem telattuf pîşe-i yârân-ı İslâmbol
Mürüvvet merhamet re'fet durur 'âdâtı ol kavmin
Garîb ü bî-kese rağbet eder ihvân-ı İslâmbol
Varan ol beldeye irer murâdına mücerrebdir
Olur handân u mesrûr lâ-cerem mihmân-ı İslâmbol
Anı medh eylemişdir on sekiz bin 'âlemin fahri
Budur ez-cümle memdûhiyyete bürhân-ı İslâmbol
Eğer 'âlim eğer câhil eğer sâlih eğer tâlih
Tarîk ehli fakîr ü tâcir ü hâkân-ı İslâmbol
Kamusu 'âşıkân-ı Hazret-i Şâh-ı rusüldür hem
Severler âli hem ashâbı müştâkân-ı İslâmbol
Dolu 'ilm ü ma'ârif ehli Eflâtûn'leyin zâtlar
Muvaffak ma'rifet tahsîline insân-ı İslâmbol
Cevâmi'de medârisde eder kesb-i 'ulûm tullâb
Beher vech ile büldân üzre var rüchân-ı İslâmbol
Tekâvîde zevâyâda çalışır zikre 'âşıklar
Ki 'aşk oduna yanmak kârı dervîşân-ı İslâmbol
Kişi sâlihleri sevmekle anlardan olur lâbüdd
Muhibbân hep ulu kiçi nisâ sıbyân-ı İslâmbol
Kazâya râzıyân anlar belâya sâbirân cümle
Rızâ vü sabr u teslîm ü tevekkül şân-ı İslâmbol
Ki bir anda yanar meskenleri 'uryân kalırlar pes
Eder biri birini tesliye 'uryân-ı İslâmbol
Bu 'âlemde verir Yezdân belâyı sevdiğine bil
Sever İslâmbol'un mü'minlerin Yezdân-ı İslâmbol
Bizim bir kâsemiz kırılsa oluruz katı gamnâk
Cihânda yok durur her vech ile akrân-ı İslâmbol
Görür özünü yahşî ehl-i İslâmbol'u kem sôfî
Özü düşmân-ı Hakk iken olur düşmân-ı İslâmbol
Yiyüp içüp giyüp türlü-be-türlü ni'metini ol
Teşekkür yerine eyler hemîn küfrân-ı İslâmbol
Eder buğz u 'adâvet Kirdgâr'ın dostlarına çün
Kubâb altında dostlarla gezer dostân-ı İslâmbol
Kimi görse koyup tartar terâzîsine ol ahmak
Sanırsın ki verilmiş destine mîzân-ı İslâmbol
İki fırka kılar nâsı biri nâcî biri hâlik
Necât ehlinden eyler nefsin ol nâdân-ı İslâmbol
Tekebbür eyleyüp dâim öğer özünü ol miskîn
Gurûr u 'ucb iledir çok durur tuğyân-ı İslâmbol
Günâh işler bu ümmet mağfiret eyler Gafûr'dur Rabb
Değil mi yoksa ümmetden günehkârân-ı İslâmbol
Günâhın nef'i vardır mü'mine buyurdu Peygamber
Ki oldur 'âmmenin Lokmân'ı hem Lokmân-ı İslâmbol
'Abes mi nefs ü İblîs ü hevâ şehvet bu insânda
Eder mi zan ki 'afv olmaz 'aceb 'isyân-ı İslâmbol
Olur taksîmde gufrân müznibe 'isyânı mikdârı
Ediser mağfiret Rahmân-ı halk Rahmân-ı İslâmbol
Resûl dedi 'azâb yok âhiretde ümmetime hîç
Bu ümmetden değil mi yoksa gümrâhân-ı İslâmbol
'Azâbı ümmetin dünyâda çekdiği belâlardır
Bu ümmetden değil mi sâhib-i îmân-ı İslâmbol
Hudâ bu ümmete uyku verir imiş cehennemde
Cinân içre olurlar şâdmân giryân-ı İslâmbol
Edelim dâim istiğfâr cemî'-i mü'minân içün
Be-küllî kulların Hannân'ıdır Hannân-ı İslâmbol
Hadîs-i beşşirû ile 'amel et sen de ey vâ'iz
Recâ etsin Hudâ'nın rahmetin sekrân-ı İslâmbol
Ne tenfîr et ne ta'sîr et hemân teysîr ü tebşîr et
Ne taknît et ümîdi kesmesin meccân-ı İslâmbol
Ne teşdîd et ne tazyîk et ki rahmet bahr-i evsa'dır
Ne terhîs et ki ruhsat bulmasın şübbân-ı İslâmbol
Recâ vü havfı ta'lîm edüben tergîb ü tehdîd et
Ki kansınlar işidüp pendini 'atşân-ı İslâmbol
Makarr-ı evliyâ vü 'ârifân ol belde-i zîbâ
Bakuban zâhire etme sakın bühtân-ı İslâmbol
Nasîhat eyle kavl-i nerm ile nâzik durur anlar
Zemîn ü âsümânın halkı heb a'vân-ı İslâmbol
Kebâir irtikâb ile denilmez mü'mine kâfir
'Usâtı etme tekfir olmagıl fettân-ı İslâmbol
Bu ümmet ümmet-i merhûmedir pek çok şefî'âtı
Sakın olma idüben sû-i zan ta'n-ı İslâmbol
Halîfe anda olmakla yedi iklîme mir'âtdır
Eder insân melek cin cümle istihsân-ı İslâmbol
Cesed 'âlem halîfe cân diri olmaz cesed ansız
Halîfe 'âlemin cânı durur hem cân-ı İslâmbol
Nişânı yok velînin kimse bilmez Tanrı'dan gayrı
Deme bu pâdişâh u 'asker ü dihkân-ı İslâmbol
Kabâda şimdi ehlullah gürûhu olduğu içün
Bu Kuddûsî fakîr olmuş durur hayrân-ı İslâmbol
Hayâ eyler bu Kuddûsî zelîl çârşûda gezmekden
İdüp zan her kimi görse ki bu arslân-ı İslâmbol
Olup meddâh-ı İstanbul bu Kuddûsî hakîr der kim
Kazâdan saklasın Mevlâ bülenddir şân-ı İslâmbol
Ahmed Kuddûsî
Kuddise Sırruh
ÎZÂH
1769 senesinde Niğde'nin Bor ilçesinde dünyâya gelen bu büyük velî, 19. asrın başlarında bir müddet İstanbul'da bulunmuş ve buradaki müşâhedelerine dayanarak bu şehrin kıymetini İslâmbol redifli bu enfes manzûmesinde pek zarîf ve pek ârifâne bir uslûb ile dile getirmişdir. Hazret, şâirlerden farklı olarak, İstanbul'un zâhirî güzellikleri yerine, bu şehrin sâkinlerinin güzel ahlâkından ve fazîletlerinden bahsetmiş, evliyâsının ve dervîşânının bolluğundan, ulemâsının ve talebelerinin çokluğundan, ahâlisinin güzel ahlâkından, halkının mürüvvet ve merhametinden, yardımseverliğinden, dînine bağlılığından bahsetmiş ve manzûmenin başındaki teşbîhini yani dünyâdaki şehirler pâdişâhlara teşbîh edilse İstanbul'un bu pâdişâhların şâhı olduğunu, böylece şerh ve isbât eylemişdir. Hazret, bir şehrin kıymetinin, tabii güzelliklerinden, zenginliklerinden ve sâiresinden ziyâde, içindeki insanların kıymetinden ileri geldiğini beyân ederek bizleri irşâd eylemişdir.