Semâ' dirilere gönül huzûru verir
Bunu da cânı cânında bulan bilir
Hakk aşkı ile yaşayan, zikrullah ile hayât bulanlar için semâ' gönül rahatlığıdır, huzûrdur. Semâ'daki bu zevki ancak ârifler bilir. O ârifler ki, kendilerindeki nefha-i ilâhînin farkındadırlar.
Gül bahçesinde yatıp uyuyan kişi uyanmak ister
Fakat zindanda uyumuş olan uyanırsa ziyâna düşmüş olur
Kalbini tasfiye etmiş, nefsini tezkiye etmiş olan kişiler semâ'dan zevk alır. Bu gibi kimselerin semâ'dan zevk alması, tıpkı gül bahçesinde uyuyan kişinin uyandığında güzel kokular alması gibidir. Nefsinin esîri ve şehvetinin zebûnu olan kişiler ise zindandaki kişiye benzer. Semâ' onlara zevk yerine kasvet verir.
Semâ' düğün evinde olur mâtem evinde değil
Zîrâ mâtem evi feryâd u figân yeridir
Semâ'daki zevk ü safâ tıpkı düğünlerdeki zevk ü safâ gibidir. Semâ' ehlinin yüksek sesle zikretmeleri, sayhalar atmaları, ilâhiler söylemeleri de hep bu neşe sebebiyledir.
Kendisindeki cevheri görmeyen kişi yok mu
Mehtâbı gözüyle görmeyen kişi gibidir o
Kendisindeki ilâhî cevheri görmeyen, bilmeyen kimse, gökdeki koca mehtâbı görmeyen kimse gibidir. O ilâhî cevherden bî-haber olanların semâ'dan zevk almamalarına hiç şaşmamak gerekir.
Böylesine mûsıkî ne yapsın def ne etsin
Semâ' gönülleri cezbeden sevgiliyle buluşmak içindir
Böylelerine ne mûsıkî fayda verir ne de çalgılar bir zevk verir. Semâ'da sevgiliye vuslat zevki vardır ki bunu ancak âşıklar bilir.
Yüzlerini kıbleye dönmüş olan kişiler
Bu dünyâda da semâ'dadır o dünyâda da
Hakk'a âşık olanlar her nereye bakarlarsa baksınlar hep Hakk'ı müşâhede ederler. Zîrâ âşıkın kıblesi ma'şûkudur. Bu itibarla âşıklar bu dünyâda da öteki dünyâda da hep semâ'dadırlar.
Hele de halaka olup semâ' edenlerin
Dönüp duranların ortasında Ka`be olursa
Zikir halakasında toplanıp semâ' edenlerin ortasında bir mürşid-i kâmil varsa, onun etrafında dönenler Ka`be'yi tavaf etmiş gibi olurlar. Zîrâ mürşid-i hakîkî Ka`be menzilindedir.
Bir parmak şeker istiyorsan o zâten mevcûd hem de bedâvâ
Fakat şeker madenini istiyorsan onu da burada bulursun
Semâ'dan alınan lezzet kişiye göre değişir. Kimisi ağzına bir parça şeker atmış gibi az bir lezzet alır, hoş nağmelerin tesiriyle güzel vakit geçirir, rûhunu dinlendirir ama semâ' bitinci eski hâline döner. Kimisi de şeker kazanına düşmüş gibi olur, semâ'ın lezzeti bütün varlığını sarar, her uzvuna, hattâ her hücresine nüfûz eder. Böyle bir lezzet, semâ' meclisi dağıldıkdan sonra da devam eder.
Hazret-i Mevlânâ Celâlledîn Rûmî
Kaddesallahu Sırrahu'l-Âlî