Semâ' Kimler İçindir?

25 Şubat 2021 tarihinde yayınlanmıştır.

Zikrullah

Sôfiyyenin ileri gelenlerinden büyük mürşid Ebû Said Ebü'l-Hayr Hazretleri buyuruyorlar ki :

Semâ' için kuvvetli bir îmân lâzımdır. Zîrâ Cenâb-ı Hakk peygamberine, "اِنْ تُسْمِعُ اِلَّا مَنْ يُؤْمِنُ بِاٰيَاتِنَا فَهُمْ مُسْلِمُونَ in tüsmi'u illâ men yü'minu bi âyâtinâ fehüm müslimûn" buyurmuşdur, yani "Sen ancak îmân edenlere işittirebilirsin, seni ancak onlar duyar" demişdir. Muhakkak ki semâ', rûha gıdâ, bedene de şifâdır. Semâ', tarîke giren sâlike lâzımdır. Tarîke girmeyen kimse ise, gerçek ma'nâda semâ' edemez.

Burada bahsedilen semâ', ehl-i tarîkin mûsıkî ve raks ile yapdıkları zikrullahdır. Burada bir suâl akla gelebilir, "Ehl-i tarîk olmadıkları hâlde, zikir meclislerine iştirâk eden ve o meclislerden büyük zevk alan pek çok insan var, bunu nasıl îzâh edebiliriz" denebilir. Evet hakîkaten de öyledir. Öyledir ama onların aldığı zevk ile ehl-i tarîkin aldığı zevk aynı değildir.  Avâmın semâ' meclislerinden aldığı zevk, tabiî bir zevkdir. Malûm ya, güzel ses ve âhenkli nağmelerin tesir etmediği kimse yokdur. Hattâ hayvanlar bile mûsıkîden hoşlanır. Bu işin nefsânî ve tabiî tarafıdır. Ehl-i tarîkin aldığı zevk ise vicdânî ve rûhânîdir. Rûhâni zevk, tabiî zevkden elbette çok üstündür. Hazret-i Şeyh'in kasdetdiği de budur. Semâ'daki rûhânî zevke sôfiyye lisânında vecd denir. Allah nasîb ederse, vecdin îzâhını da başka bir yazımızda yaparız.

Semâ' ârâm-ı cân-ı zindegânest
Kesî dâned ki û râ cân-ı cânest
Semâ' dirilere gönül huzûru verir
Bunu da cânında cân olan bilir
Listeye geri dön