30 Kasım 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Vaktiyle bir sarhoş, bir tekkenin önünde sızıp kalmış. Tekkenin şeyhi olan zât, adamı o hâlde görünce, hemen gitmiş sarhoşun kusmuklu ağzını yıkamış, güzelce temizlemiş. Efendi'nin bu işine akıl erdiremeyen dervîşler, "Efendi Hazretleri, bu pis sarhoşun ağzını niçin yıkadınız?" diye sorunca, Hazret-i Şeyh "Bu ağız Allah diyor, onun için" demiş. Hazret bununla da kalmamış, dervîşlerine sarhoşu kendi odasına götürmelerini ve yatağına yatırmalarını söylemiş. Bu da yetmezmiş gibi, sarhoş ayıldığında kendisine verilmek üzere bir mikdar para da bırakmış.
Şeyh Efendi'nin hizmetine bakan dervîşlerden biri, bu duruma fenâ halde içerlemiş, içden içe efendisine hiddetlenmiş. "Her şey bir tarafa ama sarhoşa harçlık vermek de ne demek" diye içinden homurdanmış. "Bana gelince üç kuruşun hesâbını yapıyor, şu pis herife harçlık veriyor". Meğer Hazret, harcamalara çok dikkat eder, onu her alışverişe gönderdiğinde kılı kırk yararmış. Hangi sebze, hangi pazarda daha ucuzsa, hangi meyve hangi semtde daha hesaplıysa, oraya gitmesini tenbîh edermiş.Şeyh Efendi, o ham dervîşin kendisine hiddetlendiğini keşf edip demiş ki, "Bana niye kızıyorsun? O sarhoşun bir tek çıkıntısı vardı, içkiye mübtelâ olmuşdu. Ama ondaki ezelî istidâda göre o kısa zamanda kâmil bir adam olur. Sana gelince, senin kibrini kırdım, ucubun meydana çıkdı, ucubunu bertarâf etdim hasedin ortaya çıkdı, hasedinle mücâdele ederken riyân ortaya çıkdı. Anlaşılıyor ki senin adam olmana imkân yok".
Sarhoş ayıldığında bir de bakmış, yatdığı odanın duvarlarında âyetler var. "Allah Allah! Neredeyim ben? Buraya nasıl geldim?" filan diye düşünürken, içeri giren bir dervîş, hâdiseyi anlatmış, "Dün akşam böyle böyle oldu" demiş, "şeyhimizin emriyle seni onun yatağına yatırdık. Bak sana bir de harçlık bırakdı" demiş ve parayı göstermiş. Adam bunları duyunca hemen tövbe istiğfâr etmiş ve o mürşidin elini tutarak kendisine intisâb etmiş. Kendisinin gayreti, mürşidinin himmeti, Cenâb-ı Hakk'ın inâyetiyle kısa zamanda seyr ü sülûkunu ikmâl ederek kâmil bir insân olmuş.
Öyle ham-ervah, öyle istidâdsız kimseler vardır ki yıllarca mürşid-mürşid, tekke-tekke dolaşırlar da gene adam olamazlar. Halk onların zâhirlerine aldanarak, lafazanlıklarına kanarak, onları bir şey zannedebilir ama bâtını görebilenler, onların adam olmadığını hemen anlar. Efendi Hazretleri, bu gibi kimseler hakkında şöyle buyurdular :
Öyle nasîbsizler vardır ki, kırk yıl mürşid peşinde koşar, zikir meclislerinde bulunur ama hiçbir fütûhâtı yokdur. Meselâ bir kerre bile Resûl-i Ekrem Efendimizi rüyâsında görmemişdir.