13 Ocak 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
NUTK-i ŞERÎF
Sen "benim ben" deyince biz kim oluyoruz kim
Kimyâya ne vakit kavuşacak bakırımız
Gece geçdi gitdi zâten güneşin ışığıyla
Yok olmakdan başka ne kârı var gecenin
Zemherî de zemheri gibi yüz binlercesi de
Senin temmuzuna karşı nerde kalır nerde
Güneşe benzeyen yüzünün temmuzlarına karşı
Şu güneşli temmuz şu bildiğimiz temmuz zemherîdir âdetâ
Senin istek senin iştiyak dükkânında
Şu ümîd ile korku kese dikicileridir ancak
Senin yüceler yücesi namazgâhında
Sehiv secdesine kapanıp kalmışdır necm-i Sühâ
A sabahın cânı uykunun boynunu vurdun
Sabâhı sana öğretmeye hâcet mi var
Korkunç bir ejderhâyı sopaya çevirdi senin elin
Bizim sevgimizi de gösterişsiz bir hâle getir
Allah'a şükürler olsun ki yabancı bir renkdeyim ammâ
Gene de fazl ve lutuf deniziyle bilişdim o denizde yüzüyorum
O saf denizde ölümsüzlüğü görmüşüm de
Duâya el kaldırıyorum şükürler ediyorum
Senin rûh gibi yerin konağın yok ben ise beden gibiyim
Durmadan her yerde seni arıyorum dolaşıp duruyorum
Ömür sensiz günden güne tükenip gidiyordu da
A cana canlar katan sana kavuşdu da tükenmekden kurtuldu
Lutuf sâhibisin ihsânın pek bol her varlığa sevgi bağışlarsın
Her varlığı kendinden geçirirsin kendimden geçmişsem ne gam
İşte bak tercî'im selâm ediyor sana
"Hoş musun başını ağrıtıyorum nasılsın nicesin" diyor
Mevlânâ Celâleddîn Rûmî
Kaddessalahu Sırrahu'l-Âlî