12 Eylül 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
NUTK-İ ŞERÎF
Sen ezel sultân idin şimdi niye oldun esîr
Eksiğin yok bay idin böyle neden oldun fakîr
On sekiz bin 'âlemin halkı sana müştâk idi
Yerde gökde hep melekler sana olmazdı nazîr
Bakar idin Dost yüzüne işitirdin Dost sözünü
Ey 'aceb n'oldu sana şimdi kör oldun hem sağır
Lâ-mekân kafında hayme kuruben yaylar idin
Şimdi haristân içinde kaldın uş hor u hakîr
Şahbâz-ı kuds idin hem mahrem-i Sultân idin
Şimdi şöyle sen neden bîgâne düşmüşsün debir
Şâh ile kıldığın ol 'ahdi meğer beklemedin
Getürüp sen şâh katında yüzüne key ulu kir
Habs içinde sen bu can Yûsuf'un evkâr eyledin
Bu beden Mısr'ına nefsin dîvini kıldın emîr
Bu harâbâtın hayâlâtı tamâm aldı seni
Hiç demezsin ki serencâmım ne olıser âhir
Ol uzak yollara sen bir gün gidersen nâgehân
Azığın yok yalın ayak hem yayan yolun ağır
Ne şehre uğrar yolun ne hod bâzâra hâzır ol
Bundan al erzak binit yükünü bugün devşir
Gel beru tevbeye gel gayret demidir gayret et
Gayrı terk et kim sana ol ola gîr ü destgîr
Yoksa toprak olıcak hiç tevbeye ermez elin
Nice bin yıllar edersin zâr u feryâd u nefîr
Her ki tevbe kıldı birkaç gün ölümden ileru
İşitenler anın adın rahmetullah okur
Eşrefoğlu Rûmî bu sözüm sanadır key işit
Cân kuşun uçurmadan gözün aç aklını der
Nakşa aldanma ki nakkâşdan cüdâ düşmeyesin
Dost yüzünden gözün ayırma cânı bâşına der
Eşrefoğlu Rûmî
Kuddise Sırruh