16 Kasım 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
NUTK-İ ŞERÎF
ve
İZÂHI
Serây-ı dîn esâsıdır şerî'at
Tarîk-i Hakk hüdâsıdır şerî'at
Dîni bir binâya, saraya benzetirsek, şerîat o mükemmel binânın temelidir. Uani şerî'at olmazsa dîn de olmaz. Allah'a giden yolda, yol gösterici de şerî'atdır.
Budur evvel kapu dergâh-ı Hakk’a
Ki yolun ibtidâsıdır şerî'at
Allah'a ulaşmak için açılması gereken ilk kapı yani yolun başlangıcı şerî'atdır.
Dahî bununla hatm olur bu yollar
Bu râhın intihâsıdır şerî'at
Hakk'a giden yollar şerî'atla tamamlanır öyle ki yolun sonu da şerî'atdır. Yani kişi hangi mertebeye ererse ersin şerî'atın hâricine çıkamaz.
Sırât-ı müstakîme da'vet eden
Münâdîler nidâsıdır şerî'at
Şerî'at doğru yola da'vet eden davetçilerin yani peygamberlerin halkı da'vet etdikleri yoldur.
Şerî'at enbiyânın sünnetidir
Kamûnun ihtidâsıdır şerîat
Şerî'at, peygamberlerin yoludur yani cümle enbiyâ şerî'ata göre hareket etmişlerdir. Cümle halkın hidâyeti de şerî'atla olur, yani şerî'ate uymayan hidâyete eremez.
Hudâ’nın Leyle-i Mi’râc içinde
Habîbine 'atâsıdır şerî'at
Burada Mi'râc Gecesinde farz edilen namaza ve o gece Resûl-i Ekrem Efendimize bildirilen diğer ilâhî emirlere işâret vardır.
Yirmi üç yıla dek Cebrâîl'in
Ana vahy-i Hudâ’sıdır şerî'at
Şerî'at, Cebrâil'in yirmi üç yıl boyunca Allah'dan getirdiği vahiyle yani Kur`ân'la vaz' olunmuşdur. Yani Kur'ân'ın ahkâmıdır şerî'at.
Cihânda çokdur enva'ı 'ulûmun
Kamûsunun hümâsıdır şerî'at
İlimler pek çokdur ama şerî'at hepsinin üstündedir yani hepsinden elzem, hepsinden daha mühim, hepsinden daha kıymetlidir.
Bu nefs-i kâfiri katletmek içün
Hakk’ın hükm-i kazâsıdır şerî'at
Şerî'atın emirleri nefs ile mücâhede için de sımsıkı tutulması gereken emirlerdir. Zîrâ nefs-i emmâre canavarını yenmek şerî'ate sımsıkı sarılmakla mümkündür.
Cihâd-ı ekber eden ehl-i diller
Kulûbunun safâsıdır şerî'at
Şerî'at sâyesindedir ki nefsiyle mücâdele eden safâya erer. "kad eflaha men tezekkâ" ve "kad eflaha'l-mü'minûn" âyetlerinin sırrı şerî'atla zuhûr eder.
Tarîkat kârbânının önünce
Delîl ü muktedâsıdır şerî'at
Tarîkatı bir kervana benzetirsek, şerî'at o kervana yol gösteren rehber gibidir. Rehbere uyulursa varılacak yere emniyetle ve kolaylıkla varılır, rehbere uyulmazsa, harâmîlerin eline düşmek, kurda-kuşa yem olmak vardır. Rehbersiz bir kervan istikâmetini şaşırıp, yolunu kaybedeceği gibi, şerî'atsiz tarîkat de insanı helâke götürür.
Hakîkat gerçi sultânlıkdır ammâ
Önünde anın livâsıdır şerî'at
Hakîkati hükümdârlığa ya da bir devlete benzetirsek, şerî'at onun sancağı veya bayrağı gibidir yani hakîkatin alâmeti şerî'atdır. Yani kim ki şerî'ata bağlı değildir, onun hakîkatden nasîbi yokdur.
Şerî'atdan velî yâd olmaz asla
Velînin âşinâsıdır şerî'at
Kişi velî de olsa şerî'atın hâricine çıkamaz, şerî'atden mu'âf ve müstağnî olamaz. Hattâ bilakis şerî'atı en iyi bilenler ve ona hakkıyla uyanlar, velîlerdir, Allah dostlarıdır. Velâyet iddiâsında bulunup da şerî'atın ahkâmına riâyet etmeyenler yalancıdır.
Şerî'atle durur arz u semâvât
Bu bünyânın binâsıdır şerî'at
Yer ve gök şerî'at sâyesinde durur. Yani adâlet ve nizâm şerî'atla sağlanır. Çünkü Allah kâinâtın nizâmını böyle vaz' etmişdir.
Ne bilsün şer'-i pâki ehl-i ilhâd
Ol a'dânın a'dâsıdır şerî'at
Doğru yoldan sapanlar, ilhâda gidip dînden çıkanlar, şerî'atın kıymetini bilemez ve ona düşman olurlar. Şerî'at ve ehl-i şerî'at da, bu gibi kimselerin düşmanıdır.
Hemen anlar da aklınca sanır kim
Nizâm için olasıdır şerî'at
Şerî'atın hikmetlerinden bî-haber olanlar, kendi kısır akıllarınca şerî'atın sırf halkı yönetmek ve dünyâ işlerini tanzîm etmek için vaz' edilmiş hükümlerden ibâret olduğunu zannederler. Şerî'atın diğer hikmetlerini bilmezler, insanı Hakk'a götüren vâsıta olduğunu anlamazlar.
Sakın cânâ sakın anlara uyup
Deme sen de n'olasıdır şerî'at
Sakın sen de bu gibilere uyup, "Şerî'at da neymiş canım" filan gibi küçümseyici laflar etme!
Şerî'atsız hakîkat oldu ilhâd
Hakîkat nûr zıyâsıdır şerî'at
Şerî'ata uymadığı halde "Ben hakîkat ehlindenim" diyenler mülhiddir yani dînden çıkmışlardır. Çünkü hakîkat nûr, şerî'at onun ışığıdır. Yani bunlar birbirinden ayrılmaz, bir diğerinin tezâhürüdür.
Zıyâ olmaz ise nûru da yok bil
Hakîkatla kıyâsıdır şerî'at
Nasıl ki ışık yoksa ışık kaynağı da yok demekdir, şerî'atla hakîkatin birbiriyle münâsebeti de işte böyledir.
Cihâna bir velî hiç gelmez illâ
Elinde anın 'asâsıdır şerî'at
Şerî'at bütün velîlerin dayanağıdır, şerî'ata tâbi olmayan hiç bir Allah dostu yokdur.
Dahî başında tâc u şâl u kisve
Hem eğninde abâsıdır şerî'at
Şerî'at velîlerin başındaki tâc, üstündeki şâl ve kıyâfet gibidir. Yani her işleri şerî'ate uygundur onların, şerî'atin her hükmünü baş tâcı eder onlar.
Hakîkat cânıdır ancak velînin
Cânından mâ'adâsıdır şerî'at
Velîlerin rûhunu hakîkate benzetirsek, şerî'at de bedeni gibidir onların. Nasıl ki rûh ancak bedenle zâhir olursa yani beden olmadan rûh bir manâ ifâde etmezse, şerî'atsız da hakîkat olmaz.
Çıkıcak cân beden öldüğü gibi
Çıkıcak sırr kalasıdır şerî'at
Beden ölünce rûh çıkdığı gibi, sırr gidince geriye şerî'at kalır.
Karâr etmez beden olmayıcak cân
Hakîkatın bekâsıdır şerî'at
Rûhsuz beden ayakda duramayacağı gibi, hakîkatin bekâsı da şerî'atla mümkündür.
Hakîkat dilber-i ra'nâ gibidir
Anın zerrîn libâsıdır şerî'at
Hakîkati bir güzel bir hanıma benzetirsek, şerî'at o güzelin süslü elbisesi gibidir.
Sakın soyma anı nâmahrem içre
Yüzün suyu hayâsıdır şerî'at
Nasıl ki yabancıların yanında bir hanımın soyunması ne kadar ayıp ve çirkinse, şerî'atsız hakîkat iddiâsı da böyledir.
Hakîkat 'arş-ı a'lâdır muhakkak
O 'arşın istivâsıdır şerî'at
Hakîkat kudretli bir pâdişâhın tahtı gibi düşünülürse şerî'at de pâdişâhın tahtına oturup hükmünü yürütmesine benzer.
Cemî'-i enbiyâ vü evliyânın
Niyâzî rehnümâsıdır şerî'at
Bütün velîlerin, bütün peygamberlerin rehberi, şerî'atdır. Onlar dahi şerî'atın rehberliğine muhtâc iken, sıradan insanlar şerî'atdan nasıl müstağnî olur. Buna imkân yokdur.
Niyâzî Mısrî
Kuddise Sırruh