8 Mart 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Şerî'at, Nûh'un gemisi gibidir. Şerî'ata sımsıkı bağlananlar, tıpkı Nûh'un gemisine sığınanların o büyük tûfandan kurtulmaları gibi, küfür ve dalâlet tûfânında boğulmakdan kurtulurlar. Bu geminin dışında kalanlar ise, ne yaparlarsa yapsınlar ve kim olurlarsa olsunlar, helâk olmaya mahkûmdurlar.
Şerî'atın birkaç mertebesi vardır.
- Şerî'atın ilk mertebesi îmândır ki, en kısa ifâdesiyle, Allah'ın varlığına, birliğine, kudretine, O'ndan başka tapılacak bir ilâh olmadığına, Resûlullah'a ve O'nun getirdiği Kur`ân'a inanmak demekdir. Îmân da lafla ve taklidle olmaz, tahkîk ve yakîn ile olur.
- Îmân esaslarına yakînen inanan bir kimsenin, Cenâb-ı Hakk'ın emirlerine uyması ve yasaklarından da kaçınması gerekir ki bu da şerî'atın ikinci mertebesidir.
- Şerî'atın üçüncü bir mertebesi daha vardır ki o da güzel ahlâkdır. Bu da nefs ile mücâhede dederek kalbi kötü sıfatlardan arındırmakla olur. Resûl-i Ekrem Efendimiz'in " بُعِثْتُ لأُتَمِّمَ حُسْنَ الأَخْلاَقِ Ben güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim" hadîs-i şerîfinin hikmetlerinden biri de budur.
Serây-ı dîn esâsıdır şerî'at
Tarîk-i Hakk hüdâsıdır şerî'at