Şerîatsız Tarîkat Olmaz

Şerîatsız tarîkat olmaz. Şirâzesiz kitâba benzer o. Kitâba şirâze yapmazsan dağıldığı gibi, dağılır o. Şerîat bağlar her şeyi. Bütün gelen peygamberler şerîatla gelmişdir. Yüz yirmi dört bin peygamber gelmiş, hepsi şerîatlıdır bunların. Onlar birer doktrindir, umdeler ve kânûnlardır. Onlara riâyet etmedi mi olmaz o iş, dağılır. Kendini kurtaran olabilir ama pek az kişi kurtarır.

Böyle bir teklîf  neye benzer biliyor musun? "Ben Almanya'da yaşayacağım ama Alman kânûnlarını ben tanımam". Bunun gibi. E peki nasıl yaşayacaksın Almanya'da kânûnu tanımayınca, Alman devletinin kânûnunu. Ona benzer o. "Ben tasavvuf ehli olacağım ama şerîatı tanımam" dedi mi, ona benziyor o işte. Almanya'da bulunan adam, Alman kânûnlarına tanımıyor ve Almanya'da yaşıyor. Olmaz o. Onu yakalarlar, içeri atarlar onu, habsederler onu. 

Şerîatlar, kânûnlardır, dÎnlerin kânûnlarıdır. Yalnız ne var ki, insan hazmeder, dervîş olursa, iyi dervîş olursa, o vakit, bütün insanların itikâdlarına hürmetkâr olur, bütün insanlara insan oldukları için ayrı bir hizmetkâr olur. Ama hıristiyan, yahudi, mecûsî, lâ-dînî, komünist, ne olursa olsun, ona hizmete müheyyâ olur. İnsan olduğu vakitde, yardım eder.