16 Nisan 2017 tarihinde yayınlanmıştır.
Şermsâr etme Hudâyâ rûz-i mahşerde beni
Hâtemin hürmetine yandırma dûzahda beni
Mu'terifim ben günâhıma mukırrim cürmüme
Enbiyâ vü mürselîn içre hacîl etme beni
Şimdilik İkbâlîyâ daldım amîk-i hayrete
Lutf ile tut destimi yâ Rab düşürme kürbete
Diler isen ko cahîme diler isen cennete
Enbiyâ vü mürselîn içre hacîl etme beni
LUGATÇE
Şermsâr : Utanılacak bir işden dolayı mahcûb olan
Hudâyâ : Allahım
Rûz-i mahşer : Mahşer günü
Hâtem : Resûl-i Ekrem Efendimizin "Hâteme'n-nebiyyîn" yani "peygamberlerin sonuncusu" sıfatına telmîhen kullanılmışdır
Dûzah : Cehennem
Mu'terif : Suçunu, günâhını i'tirâf eden
Mukırr : İkrâr eden, söyleyen
Cürm : Suç, günâh
Enbiyâ vü mürselîn : Nebîler ve resûller yani bütün peygamberler
Hacîl : Utanmış, utanmakdan yüzü kızarmış
İkbâlî, Sultan 2. Mustafa'nın mahlasıdır...
Amîk : Derin
Dest : El
Kürbet : Derd, belâ, mihnet
Cahîm : Cehennem
NAĞME-İ AŞK