4 Kasım 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Daha çok Molla Câmi diye anılan büyük İslâm âlimi Mevlânâ Abdurrahmân Câmi Hazretleri tarafından telîf edilen ve tam adı "Şevâhidü’n-nübüvve li-taḳviyeti ehli’l-fütüvve" olan bu eser, esas itibarıyla Hazret-i Peygamber'in mucizeleri hakkındadır. Eserin son bölümlerinden ashâb-ı kirâmın ileri gelenleri ile Ehl-i Beyt-i Mustafâ ve Evlâd-ı Resûlullah'ın menâkıbından da bahsedilmişdir.
Eser, yazıldığı tarihden kısa bir müddet sonra, Türkçeye tercüme edilmişdir. Lâmiî Çelebi'nin yer yer ilâveler de yaparak hazırladığı bu tercüme, uzun zaman yazma nüshalar hâlinde çoğaltılmış, nihâyet 1876 senesinde matbaa marifetiyle de neşredilmişdir. Eserin Senâî Mehmed Efendi ve Ahîzâde Abdülhalim Efendi tarafından yapılan tercümeleri de vardır. Ne var ki, bu iki tercüme de yazma olarak kalmışdır, basılmamışdır.
Eser bir giriş, yedi bölüm ve bir de hâtimeden müteşekkildir. Giriş bölümünde, nebî, resûl, mucize, kerâmet, istidrac gibi tabirlerin îzâhı yapılmış ve Resûl-i Ekrem Efendimizin büyüklüğü ve cümle peygamberlerden üstün olduğu delilleriyle beyân edilmişdir. Birinci bölümde, Efendimizin dünyâya gelişinden önce zuhûra gelen ve O'nun nübüvvetinin müjdecisi kabul edilen hâdiselere yer verilmişdir. İkinci bölümde, Efendimizin dünyâya gelişi esnâsında zuhûra gelen fevkalâde hâdiselerle, nübüvvetini izhâr edişine kadar olan süre içinde ortaya çıkan peygamberlik alâmetleri anlatılmışdır. Üçüncü bölümde, Efendimizin nübüvvetini izhârından hicretine kadar geçen dönemde meydan agelen hâdiselerden bahsedilmişdir. Dördüncü bölümde, Hazret-i Peygamber'in Medîne'ye hicretinden âlem-i cemâle gidişine kadar geçen zaman içinde meydana gelen hârikulâde hâdiseler nakledilmişdir. İki kısımdan meydana gelen beşinci bölümde ise, nübüvvete delâlet eden mucizelerle, Resûlullah'ın irtihâlinden sonra gerçekleşen mucizelere yer verilmişdir. Altıncı bölümde, Allah dostlarından zâhir olan kerâmetler, Peygamber Efendimizin mucizelerinden sayıldığı için, ashâb-ı kirâmın ileri gelenlerinden ve Peygamberimizin Ehl-i Beytinden ve evlâdından zuhûr eden hârikulâdelikler beyân edilmişdir. Yedinci bölümde, yine aynı hikmete binâen, tâbiîn ve tebeu't-tâbiîn hazerâtından zâhir olan fevkalâdelikler beyân edilmişdir. Hâtime kısmında ise, gerek asr-ı saâdetde gerekse sonraki devirlerde Resûlullah'a muhâlefet edenlerin ve O'na düşmanlık yapanların uğradıkları felâketlerden bahsedilmişdir.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri, bu eseri 1958 senesinde yayınlamışlardır. Sonradan gerek asıl adıyla gerek Peygamberlik Müjdeleri başlığı ile farklı yayınevleri tarafından defalarca yayınlanan bu feyizli eseri, hepinize tavsiye ediyorum.
Bu vesîle ile şunu da belirtmekde fayda görüyorum ki, Resûl-i Ekrem Efendimizin mucizeleri bu eserde zikredilenlerden ibâret değildir, sayısızdır, hadsiz hesâbsızdır. Gerçi ulemânın beyânına göre Efendimizin üç bin civârında mucizesi tesbît edilmiş, kayda alınmışdır ama bunlar yalnız Asr-ı Saâdet'de meydana gelen hâdiselerdir. Halbuki O'nun mucizeleri hâlâ devâm etmekdedir ve kıyâmete kadar da devâm edecekdir. Hele O'nun öyle bir mucizesi vardır ki, başka hiç bir mucizesi olmasaydı bile, bu mucize O'nun risâletini isbâta kâfî gelir, O'nun büyüklüğünü göstermeye yeterdi. O da Kur`ân-ı Kerîm'dir. Mucizelerin hikmeti münkirleri îmâna getirmek ve mü'minlerin îmânını kuvvetlendirmek olduğuna göre, Kur`ân, Efendimizin hem en büyük hem de dâimî mucizesidir diyebiliriz.