Şevval Orucu - Hutbe - 15 Temmuz 1983

6 Mayıs 2022 tarihinde yayınlanmıştır.

Hutbe

HUTBE

Kâlallahu te'âla fî kitâbihi'l-azîz.
Eûzübillahimineşşeytânirracîm.
Bismillahirrahmânirrahîm.
مَن جَاء بِالْحَسَنَةِ فَلَهُ عَشْرُ أَمْثَالِهَا
Men câe bil haseneti felehû 'aşru emsâlihâ.
Sadakallahü'l-azîm
 
Cenâb-ı Hakk'ın vahdâniyyetini lisân ile ikrâr kalb ile tasdîk eyleyen, O'nun habîbi Muhammed aleyhi's-salâtü ve's-selâma gönül veren âşıklar!

Bilmiş olunuz ki, Cenâb-ı Hakk'ın rahmâniyyet ve rahîmiyyet sıfatı bütün dünyâ ve âhireti ihâta eylemişdir. "Rahmânün fi'd-dünyâ", Cenâb-ı Hakk Rahmân sıfatıyla dünyâya, rahîmiyyet sıfatıyla âhirete tecellî buyurmuş. Hattâ dünyâdaki bütün şefkatlerin, merhametlerin kâffesi, yani mahlûkât-ı ilâhiyyedeki olan, yılanlarda, çıyanlarda olan, yavrularına olan merhametin kâffesi âhiretde mü'minlere edeceği rahmetin yüzde biridir. Bu âlemdeki rahmet denilen şey. İnsanlardaki mevcûd bulunan rahmet. Mahlûkâtda mevcûd bulunan rahmetin kâffesi âhiretde Ümmet-i Muhammed'e tecellî edecek rahmetin yüzde bir cüzüdür. Doksan dokuz cüzünü Allah âhirete ayırmışdır, Ümmet-i Muhammed'e. Elhamdülillahi Teâlâ. 

Onun için gene bir hadîs-i kudsîde "Sebekat rahmetî alâ gadabî, benim rahmetim gadabımı geçmişdir" buyurmuşdur. Ve buna binâen de Kur`ân-ı Kerîminde bir kul bir seyyie yaparsa bir günah işlerse defter-i a'mâline bir günah yazılır. İki melek vardır insanların omuzunda. Kirâmen kâtibîn derler ona. Bu kirâmen kâtibîn insanların yapdığı ef'âl ü harekâtı tesbît eder ve defterine kaydeder. Bir seneden diğer seneye kadar. Bir Berat Gecesinden diğer Berat Gecesine kadar. Berat Gecesi olduğu vakitde bu defterlerin doldurulmuşları yerine tevdi edilir, yerine beyaz defterler yani temiz defterler alınır. 

Günah işlediği vakitde bir kul, bir günaha bir günah yazılır. Ve yirmi dört saat tehîr edilir, Cenâb-ı Hakk'ın rahmetinden. Meleğe emreder Allah, "Yazma, bekle, belki istiğfâr eder, rücû eder, tövbe eder, günahından yüz çevirir". Eğer bu yirmi dört saat zarfında o kul aklını başına alıp da Cenâb-ı Hakk'a rücû ederse, defterine günah yazılmaz. Zîrâ, "إِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّئَاتِ inne'l-hasenâti yüzhibne's-seyyiât"dır. Kitâbullah'da, hasenât, sevâblar, seyyieyi, günahları giderir, temizler, tathîr eder. Başda istiğfârdır. Başda istiğfâr ve yapılan günaha nedâmet, bir daha yapmamak üzere Allahu Teâlâ'ya söz vermekdir. Tabiî sözünde durmakdır. 

Sevâba gelince, kul sevâb işledi mi, bir sevâb işledi mi, on sevâb derhal yazılır, bir daha silinmez. Meğer ki dîn-i islâmdan dışarı çıka, irtidâd ede, küfre döne, o vakit a'mâl-i hayriyyesi tamâmen ibtâl olunur. Bütün yapdığı hayır hasenât hepsi ibtâl olunur, bâtıl olur. 

İşte okuduğum âyet-i kerîmede Cenâb-ı Hakk buyuruyor ki, "Bir haseneye on hasene yazarız". Bu da en aşağı böyledir. Cenâb-ı Hakk dilerse bire yetmiş, "سَبْعَ سَنَابِلَ ف۪ي كُلِّ سُنْبُلَةٍ مِائَةُ حَبَّةٍۜ seb'a senâbile fî külli sünbületin mietü habbe", bazısına yedi yüz sevâb yazarız, bazısına yedi bin sevâb yazarız, ve Allah dilerse kat kat diler. Çünkü "وَاللّٰهُ وَاسِعٌ عَل۪يمٌ vallahu vâsi'un alîm"dir.

Öyleyse size tavsiye edeceğimiz şu. Bir sene üç yüz altmış beş gündür. Beş gün bayram. Bu beş gün bayramda oruç tutulmaz, haramdır. Ramazan'da oruç yemek neyse, bayram günü oruç tutmak odur. Beş günü çıkarırsak, o da bir gün Ramazan Bayramı, dört gün Kurban Bayramı, bu beş günü çıkarırsak, üç yüz altmış gün kalır. Otuz gün oruç tutan bir müslüman, Ramazan'da otuz gün oruç tutdu bir müslüman, onla çarp onu, Allah bire on veriyor çünki, ne olur, üç yüz gün oruç tutmuş gibi olur. Geriye kaç gün kalır? Altmış gün kalır. Yani altı gün kalır. İşte bu ay içerisinde bir adam sitte-i Şevval'i tutarsa yani Şevval ayında altı gün oruç tutarsa, bire on verildiğine göre altmış gün de oradan sevâb aldığına göre, "ke sıyâmi'd-dehri", senenin kâffesini oruçla geçirmiş gibi olur. Allah'ın Ümmet-i Muhammed'e, ihsânı ve inâyetidir. 

Şimdi burada biraz duracağız. "Efendi, işim ağır, oruç tutamam". Oruç tutamazsan o vakit dilini tut, kimsenin kalbini kırma. Tutacağın oruç farz değildir. Ama Cenâb-ı Hakk'ın sana bir ikrâmiyesidir, lutfudur, keremidir, ihsânıdır. Bulunacak bir şey değil yani. Çünkü bak görüyorsunuz ki Ramazan-ı Şerîf'de oruç tutanlarla tutmayanlar bugün müsâvî oldular, biz de yiyoruz. Onlar yediler ne oldu, ne farkı oldu yani, ne oldu? Allah'ı kırdılar, Peygamber'i gücendirdiler, Ümmet-i Muhammed'in buğzlarını üzerlerine çekdiler. Ama bugün aynı durumdayız, biz onların durumundayız. Cenâb-ı Hakk bize ihsân u inâyet buyurdu. 

Şimdi, altı gün oruç tutmaya kâdir olanlar tutsunlar. İşleri ağır olanlar, onlar, dillerini tutsunlar, tesbîhât ile, tahmîd ile, Resûl-i Ekrem'e ve Ehl-i Beyt-i Mustafâ'ya salât ü selâm ile, dillerini süslesinler ve gönüllerini tezyîn etsinler. Bilmiş olunuz ki, bir kimse dilinden gıybeti, kötü sözü, kalb kırmayı atmadığı takdirde ve lisânını zikrullah ile süslemediği takdirde, yalanı terkedip doğruluğu almadığı takdirde, istikâmet üzere değildir. 

Şunu da haber vereyim sana. Resûl-i Ekrem buyuruyor, kalbin üzerine bir damla, bir katre kara zâhir olur. Tövbe edersen o karayı silmiş atmış olursun. Tövbesiz bırakırsan kalb kararır ve simsiyah olur. O kara, senin bildiğin, bildğimiz mürekkep karası manâsına değildir. Allah ile perde olur kul arasında. Bir zaman gelir, öyle bir günahlara alışırsın ki, halkın içerisinde günahını söylemeye korkan kimse, günahını halk bilsin diye, meydana vurur, bağırır, çağırır, yapdığı kötülükleri iftiharla anlatır. Zîrâ artık Cenâb-ı Hakk, onu artık Şeytân'ın eline bırakmışdır. Şeytân ona amelini ziynetlendirmişdir. Yapdığı fenâlığı bir iftihar olarak anlatır. 

Onun için günah sâdır oldu mu, yirmi dört saat tehîri var. Onu da söyleyeyim sana. hemen tövbe istiğfâr ve Allah'a rücû. Saâdet yolları burdadır. Mal, mülk, kasa, kese, rütbe, hepsi gelip geçicidir. Şu gölgeye geldin bir mikdar oturdun, çıkıp gitdiğin gibi bu âlemden de böyle ayrılacaksın. Hiç de sana uzun gelmeyecek bu hâdise. Senden evvel nice, milyonlarca, milyarlarca insanlar gelmişler, oturmuşlar, gelip geçmişler bu gölgelikden. Dünyâ hayâtı bir gölgelik gibi. Yolda giden bir adam bir ağacın gölgesine oturdu, orada biraz istirahat etdi, bir sigara içdi, yâhud bir kahve içdi, su içdi, dinlendi sonra kalkıp gitdiği gibi, dünyâ hayâtı bundan başka bir şey değildir. Fakat manâsı gâyetle büyükdür. Eğer buradan Hakk rızâsını tahsîl etmeden, öteki âleme gidersen çok pişmân olursun, pişmânlığın da sana faydası olmayacakdır. Kabristanlar ve toprağın altı, âh u enîn ile doludur. Eğer Allah gaflet pamuğunu kulaklarımıza tıkamasaydı, sesleri işitseydik eğer, âh u enîn seslerini, ağlama seslerini, kabirlerdeki ağlama seslerini, bir daha dünyâda gülemeyecekdik. O günler gelmeden hemen gayret kemerini beline dola, Allahu Sübhânehû ve Teâlâ Hazretlerine kulluk et. 

Fırsatdan istifâde et. İşte Cenâb-ı Hakk bire on veriyor. Otuz gün oruç tutduk elhamdülillah, üç yüz gün oruç tutmuş sevâbını aldık. Altı gün daha tut, altmış gün daha oruç sevâbını al, beş gün de bayram, böylece senenin kâffesini oruçla geçirmiş ol. Senin için büyük bir lutufdur, ihsândır, inâyetdir. Rabbine şükreyle. Allah yolunda bulun. Allah'a ibâdet ve tâat et. Allah'a kul olanlar, iki cihâna sultân olurlar. Bunu da hiç unutma.
 

Hayâtın olmadan fânî ola gör 'abd-i hakkânî
Bulup esrâr-ı Sübhân'ı safâ ender safâyı bul
Dilersen sermedî devlet hulûs-i kalb ile tâ'at
Edüp her ân ü her sâ'at 'ibâdetle 'ulâyı bul

www.muzafferozak.com

Efendi Hazretleri, bu hutbeyi, Cuma namazlarını kıldırdığı Kapalıçarşı'daki Câmili Han Mescidinde 15 Temmuz 1983 (5 Şevval 1403) tarihinde îrâd buyurmuşlardır. Efendi Hazretlerinin yayınlanmış bütün hutbelerine şu sayfadan erişebilirsiniz.
Listeye geri dön