Şeyh Sadî'ye Kabirden Gelen Nidâ

11 Mart 2020 tarihinde yayınlanmıştır.

Ahiret
Şeyh Sadî-i Şirâzî Hazretleri buyuruyorlar ki :
Sanan'da bir yavrucuğum vefât etdi. Onun vefâtı dolayısıyla başıma gelenleri nasıl anlatayım bilemiyorum.
Yaradan Allah, Yûsuf'un güzelliğinde bir kimseyi yaratmamışdır ki, kabir balığı onu Yûnus diye yutmasın. Bu bahçede hiç bir selvi yetişmemişdir ki, ecel yeli onu kökünden koparıp atmasın. Bir fidan otuz senede ağaç oluyor, sonra hırçın bir rüzgâr gelip onu deviriyor. Yerden güller bitmesine hiç şaşırmayın. Düşünün ki bu yere nice gül endamlılar gömülmüşdür.  
Kendi kendime şöyle düşündüm, "Bu küçücük çocuk, temiz ve ma'sûm olarak öldü. Ey ihtiyar! Sen ise hâlâ kirli ve günahkâr olarak yaşıyorsun".
Çocuğumu defnetdim. Birkaç ay sonra hasretine dayanamadım, sevdâm kabardı. Şaşırdım, kendimi tutamadım, kabrini açıp boyunu bosunu görmek istedim. Mezarının üstündeki taşlardan birini kaldırdım. Daracık, karanlık kabri görünce üstüme dehşetli bir korku geldi. Benzim atdı, aklım, fikrim perîşân oldu, kendimi kaybetdim.
Bu hâl geçip de aklımı başıma topladığım zaman, sevgili yavrumdan  kulağıma şöyle bir nidâ geldi : "Babacığım! Eğer bu karanlık yerden ürküyorsan, aklını başına al. Buraya ışıkla gel. Mezarda geçecek gecelerin gündüz gibi olmasını istiyorsan, buraya gelirken çerâğ getir".
Bahçıvanların ne güzel bir endîşesi var. "Eyvah acabâ bu yıl hurma ağaçları meyva tutmayacak mı?" diye tir tir titriyorlar. Buna mukâbil bir takım kafasızlar, buğday ekmeden harman yığma hayâli kuruyorlar. Ey Sa'dî! Unutma ki, kim ağaç dikerse, meyvayı o yer, kim tohum ekerse, harmanı o yığar.
Dünyâ âhiretin tarlasıdır.
Listeye geri dön