"Şeyhi Olmayanın Şeyhi Şeytandır" Ne Demekdir?

4 Ağustos 2023 tarihinde yayınlanmıştır.

Tezkiye-i Nefs

Bu söz sôfiyyenin ileri gelenleri tarafından söylenmişdir. Aslı, "من لم يكن له شيخ فشيخه شيطان  men lem yekün lehû şeyhun fe şeyhuhû şeytânun"dur. İsmâil Hakkı Bursevî Hazretleri bu sözün hikmetini şöyle beyân buyuruyorlar :

Cüneyd-i Bağdâdî ve Ebû Yezîd-i Bistâmî kaddesallâhu sırrahumâ buyurmuşlardır ki, "من لم يكن له شيخ فشيخه شيطان men lem yekün lehû şeyhun fe şeyhuhû şeytânıun". Yani sâlik-i râh olan tâlibe elbet bir mürşid ve bir üstâz-ı hâzık lâzımdır, tâ ki ism-i Hâdî yüzünden hidâyet-i kâmile bula ve illâ Mudill elinde kalıp Şeytân onun rehzeni olur ve tarîk-ı Hakk'dan ihrâc eder. İşte bu sırr-ı ilâhîdir ki mürşide mübâyaa lâzım gelmişdir. Ve şol ki mübâyaadan hâricdir, hatar-i 'azîm üzerinedir. Husûsâ ki münkir ve mükezzib ve lâ-siyyemâ mûzî ve cefâkâr ola. 

İmdi tashîh-i dîn için şer'de hacc ve takbîl-i hacer lâzım olduğu gibi tahkîk-ı Hakk için dahi hakîkatde Rabbü’l-Beyt’i hacc ve yed-i insân-ı kâmili takbîl ve mübâyaa lâzım geldi. Ve Hacer-i Esved'i yed-i insân-ı kâmil üzerine tercîh eden hamâkat ve cehâlet içinde hayvân gibi kaldı ve insân-ı mükerrem ne idüğin bilmedi ve vücûh-i tafdîl ne yüzden olduğu kendine ma'lûm olmadı. Pes, bu makûle câhilin fi’l-mesel başı göklere erse yine pâyesi siccîndir. Zîrâ esfel-i sâfile hubût ve bu merkezde neşv ü nemâdan maksûd hakâik-ı arz ile mütehakkık olup tekmîl-i neş'e ve yine a'lâ-yı 'illiyyîne su'ûddur ve illâ "فَمَنْ تَبِعَ هُدَايَ" sırrından gâfil olup netîcesi dalâl olur. Ey nice bu dalâl içinde kalanlar vardır ki kendilerin sırât-ı müstakîm üzerine kıyâs ederler ve ehl-i sünnet ve'l-cemâatden 'add eyler. Onlar ise menzil-i istikâmetden merâhil-i kesîre dûr düşmüşlerdir.

"Efendim bu nasıl olur, pek çok âlim var, bunlar nasıl şeytana uyar, nasıl dalâletde kalır?" diye soracak olursanız, cevâbı basit. Nefsini tezkiye etmemiş olan kişinin ilim öğrenmesi zanedildiğği gibi onu kurtarmaz, bilakis felâkete götürür. Çünkü ilim sâhibi olunca kendini beğenmeye başlar, kibirlenir. "Zerre kadar kibri olan cennete giremez buyuruyor" Peygamberimiz. İlmin başka âfetleri de vardır. Meselâ ilim, bir perde olur Allah ile kendi arasında. İlme dalıp Allah'ı unutan çokdur.

Yine şöyle bir suâl akla gelebilir, "Pek çok insan görüyoruz, ibâdet ve tâatlarını hiç aksatmıyorlar, günah işlemiyorlar. Halbuki bunlar bir mürşide bağlı değiller. Hani şeyhi olmayanın şeyhi Şeytan'dı?" denebilir. Bunun de cevâbı basit. Kurtuluş için ibâdet yetmez, ihlas lazımdır. Nice insanlar vardır ki gece gündüz ibâdet ederler, ama ihlasları yokdur. İbâdetleri karşılık için yaparlar, yâhud ayıplanmamak için yaparlar, yâhud halk onları beğensin diye yaparlar. Bu şekilde yapılan ibâdetler Hakk katında makbûl değildir.  

Mürşid görmeyenlerin Şeytan'ın oyuncağı olmasının bir sebebi de, kalbin kötü sıfatlarıdır. Kibir gibi, ucub gibi, riyâ gibi, hased gibi, gadab gibi sıfatların hepsi şeytânî sıfatlardır ve insanın bütün hasenâtını mahv eder bunlar. Nasıl? Meselâ birine kızar, küfreder, döver yâhud kalbini kırar. Birine hased eder, onun gıybetini yapar, hattâ iftira eder ona. Kibirlenir, herkesi hakîr görür, alay eder, hakâret eder. Gösterişi sever, desinler diye yapar, ibâdetinde bile riyâ vardır. Maalesef pek çok kimse bunların farkında bile değildir. Şerîât âlimleri de bunlarla hiç uğraşmazlar. Onların bütün işi dış tarafladır. Namazın farzı, abdestin sünneti, Kur`ân kıraati ve tecvîdi, tesettür meselesi, takke, cübbe, sarık, sakal gibi şeylerle uğraşır dururlar. Bunlar da iyi güzel ama iç taraf temizlenmedikden sonra dış tarafın temizliği bir işe yaramaz. Düşünün ki bir eviniz var içi leş gibi, fakat siz yalnız dışını temizliyor, boyuyor, süslüyorsunuz. Ne faydası olur bunun? Dışardan bakanlar beğenirler, bir tek bu faydası var. 

İşte bütün bu sebeblerden dolayı bir mürşide ihtiyaç vardır. Ancak kâmil bir mürşid, insanı bu tehlikelerden kurtarabilir, ona doğru yolu gösterir, nefsin ve Şeytan'ın hîlelerinden onu haberdar eder. Yalnız şuna dikkat edin. Şeyhden maksad, filanca tekkenin şeyhi, falanca tarîkatin lideri filan değil, kâmil bir bir mürşid! Nice şeyhler var ki, mürşid filan değil, kendisi irşâda muhtaç. 

Bugün maalesef ehl-i tarîk olduğunu iddiâ eden ama tasavvufdan, tarîkatdan, seyr u sülûkden haberi olmayan pek çok insan var, bunların hepsi de bir mürşide muhtâçdır. İşin en acâib tarafı, bu zavallılar arasında bazıları bu sözü dillerine dolamışlar, namazında abdestinde dürüst ve saf müslümanlara karşı bu sözü tehdid olarak kullanıyorlar. Bilmiyorlar ki, asıl kendileri için bir tehdiddir bu söz. 

Listeye geri dön