Şeyhine Otuz Sene Hizmet Etdiği Halde İcâzet Alamayan Dervîş

25 Haziran 2021 tarihinde yayınlanmıştır.

Zikrullah

Mürşid Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri yeri geldikçe anlatırlardı :

Dervîşin biri, şeyhinin yanında otuz sene kalmış, ona otuz sene hizmet etmiş ama bir türlü icâzet alamamış. Dile kolay, otuz sene hizmet! Otuz sene sonra demiş ki, "Efendi, benden sonra gelenler hep icâzet aldılar, hepsi birer şeyh oldular gitdiler, ben bir şey olamadım. Bana bir icâzet verip göndermediniz, uzun seneler çoluğuma çocuğuma hasret, memleketimden uzak kaldım, artık ölümüm yaklaşdı" demiş. Şeyh Efendi, "Yaa, peki öyleyse" demiş, "Git Aksaray'dan bana biraz yoğurt al gel" demiş. "Orada bir Bulgar var" demiş. O vakit Vâlide Câmisinin karşısında vardı, eskiden. Şeyh Efendi, "Bana yoğurt al ama tâze olsun" demiş. Adam "Peki" demiş, taaa Silivrikapı'dan yaz günü dört nala koşarak, icâzet alacağım, şeyh olacağım diye, Aksaray'daki Bulgar'a gelmiş, "Aman Yanko, canıma can ko, ordan biraz yoğurt ver ama tâzesinden olsun" demiş. Bulgar'da yoğurt almış koşarak gitmiş Efendi'ye, Efendi almış eline yoğurdu, bir kaşık almış, "Ulan bu tâze yoğurt değil bu, edebsiz herif, nerden aldın bunu?" diye çıkışmış. Dervîş, "Efendi Hazretleri, Yanko'dan aldım, Yanko'ya Yanko canıma can ko dedim filan" dediyse de, Efendi, "Ulan ekşi bu yoğurt, şap bu, şap! Al tat bakayım" demiş. Adam yoğurdun tatdına bakmış, hakîkaten de yoğurt ekşi. Şeyh Efendi "Git hemen değiştir bunu!" diye gürlemiş. Adam, tırrrr hemen Silivrikapı'dan Aksaray'a doğru koşa koşa, koşa koşa gelmiş o Bulgar sütçüye, "Aman Yanko, sen ne yapdın yâhu! Parasında değiliz biz bunun, bana ekşi yoğurdu vermişsin" demiş. Bulgar sütçü, "Yok bre komşu, tâzesini verdim, daha yeni yapdım, istersen burada bak tadına" demiş. Adam yoğurdun tadına bakmış, "Hah, tamam iyi, ver" deyip yoğurdu almış, götürmüş, Efendi'nin önüne koymuş. Efendi yoğurdun tadına bakınca, "Şap bu yoğurt!" demesin mi! Dervîş, "Aman Efendim bendeniz tattım, tâzeydi" dediyse de, Efendi, "Sus! Yalan söyleme!" diye onu yine haşlamış. Dervîş, "Valla yalan söylemiyorum. Müslümana yalan söylemek yakışır mı efendim. Ben müslümanım, yalan söylemem" deyince de Şeyh Efendi, "Mâdem öyle al tadına sen bak ulan!" demiş. Derviş yoğurdun tadına bakmış ve hakîkaten ekşi, şap gibi olduğunu görünce "Vay anasına be" demiş, hayretler içinde kalmış. Efendi, "Hadi git, bir daha al getir" demiş. Adam yine yola düşmüş, koşa koşa koşa, ter içinde. Tabii icâzet alacak kolay mı? Mekteb bitiriyor, edeb mektebini bitiriyor. Gene koşarak gitdi, aldı yoğurdu, getirdi, Efendi'nin önüne koydu. Gene Efendi yoğurdun tadına bakdı, beğenmedi, yoğurdu kâsesiyle berâber aldığı gibi dervişin kafasından aşağıya indirdi. Derviş, "Allaaaah" diye bir feryâd kopardı. O feryâdı basınca, Şeyh Efendi, "Hah şimdi oldu, şimdi icâzet vereceğim sana" dedi. Dervîş şaşkın şaşkın bakarken, "Niye biliyor musun?" dedi, "Sen otuz senedir bir kere bile ihlâs ile Allah demedin, onun için sana icâzet vermedim. Şimdi kafana yoğurdu yiyince ilk defa Allah için Allah dedin, işte bunun için sana icâzet veriyorum" dedi. 
Der ü dîvârı n'eyler bu gönül Deyyâr'a mâyildir
Cemâl-i Hakk'ı gözler dembedem dîdâra mâyildir
Kul olmakdır murâdı sâdıkın âzâd olup n'eyler
Eder cânıyla hizmet çün güzel Hünkâr'a mâyildir
www.muzafferozak.com
Listeye geri dön