16 Temmuz 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Hep bütün millet onun peşinde. Dangada dangada davul vuruyor, önden gidiyor bu, hep peşine düşmüş millet. İşte Kur`ân'da, "اَلَمْ اَعْهَدْ اِلَيْكُمْ يَا بَن۪ٓي اٰدَمَ اَنْ لَا تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَۚ elem a'hed ileyküm yâ benî âdeme en lâ ta'büdü'ş-şeytân" diyor Allah. Bunu abede-i şeyâtîne, yezîdîlere söylemiyor Allah, bize söylüyor. Kim Şeytan'a tâbi oldu, ona ibâdet ediyor demekdir. Öyle diyor Allah işte, "يَا بَن۪ٓي اٰدَمَ اَنْ لَا تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَۚ اِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُب۪ينٌۙ * وَاَنِ اعْبُدُون۪يۜ هٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَق۪يمٌ". Bu âyet Yezîdîlere inmemiş ki, bize inmiş.
Yezîdîler zâten Mushaf-ı Reş, Mushaf-ı Celve diye iki kitâbları vardır onların. Kur`ân'da ne kadar Şeytan varsa, hepsinin üzerine balmumu yapıştırmışlar, sırayla böyle. Mantıkları da çok kuvvetli. İki türlü mantıkları vardır. Bir mantıkları, Muaviye, Peygamber Efendimizin berberiymiş, Muaviyetü'bni Ebû Süfyan. Sonra Efendimiz'i tıraş ederken, başını kanatmış, aman kanı yere dökülmesin demiş, emmiş, emince, nûr-ı nübüvveti yutmuş. Ondan Yezid gelmiş. Nûr-i nübüvet Yezid'e geçmiş.
Sonra nasıl bir mumdan elli tâne mum yanıyorsa, Allah da kendi gibi Allah yaratmaya kâdirmiş, Şeytan'ı Cenâb-ı Hakk Allahlık mevkiine çıkarmış. Bak bir mumdan bir mum yanıyor ya onun gibi. Mantıkları böyle, okudum kitâblarını çünkü uzun uzadıya.
Hattâ bir Yezîdî geldi buraya, onunla konuşdum, "Yâhu sen Yezîdî misin?" dedi bana, "Sen nereden biliyorsun bunları?". Haram olan şeyleri biliyorum. Meselâ balık eti haramdır, lahana haramdır, marul haramdır dînlerinde. Diyorlar ki onlar, "Şeytan da allahdır. Şeytan kötülük allahıdır, bildiğimiz Cenâb-ı Hakk da iyilik allahıdır. O hep iyilik yapar. Öyleyse biz kötülük yapan allaha ibâdet edelim ki kötülüğe götürmesin bizi" diyorlar. Mantıkları gâyetle kuvvetli. Şeytan'a tâbi olmuşlar. Hocalarına köçek tâbir ederler. Şeytan'a melek-i tâvûs derler. Yaaa, böyle. Beytüşşebab'da vardır, Siirt'in civârında vardır, Sincar Dağında vardır. Orada Şeyh Adî Hazretleri yatar, Hazret-i Abdülkâdir'in halîfesidir, ona büyük hürmetleri vardır, Şeyh Adî'ye.
Okumak yazmak haramdır. Katiyyen okumak yazmak haram, külliyen. Yalnız bir âileyi okuturlar, o da devletle münâsebet olacak, istida yazılacak, devletin bir emri geldiği vakitde okusun, haber versin onlara filan diye. Gâyetle rahatlar! Bizim gibi öyle abdestle namazla başları belâda değil! Gâyetle rahat ediyorlar, fevkalâde!
Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Yezîdîler var, şeytânîler, şarkda, Beytüşşebab'ın civârında. Onlar Şeytan'a taparlar, abede-i şeyâtîn. Bir tânesi bana geldi, konuşduk. "Siz Allah'a tapın, bize Şeytan'a, bakalım hangimiz kazanacağız" dedi bana. "Sen haklısın, sen haklısın" dedim ben. Neden? "Siz çoksunuz" dedim, "biz azız". "وَقَل۪يلٌ مِنْ عِبَادِيَ الشَّكُورُ ve kalîlün min ibâdiye'ş-şekûr" çünkü! Biz az, onlar çok. Herkes şeytânî. Kalabalık onlar.
www.muzafferozak.com