Şeytan'ın Îmânı Niçin Makbûl Değildir?

9 Temmuz 2018 tarihinde yayınlanmıştır.

İman
Şeytan, Cenâb-ı Hakk'ın ulûhiyyetini inkâr etmemiş olduğu halde, Sûre-i Bakara'daki, "وَإِذْ قُلْنَا لِلْمَلاَئِكَةِ اسْجُدُواْ لآدَمَ فَسَجَدُواْ إِلاَّ إِبْلِيسَ أَبَى وَاسْتَكْبَرَ وَكَانَ مِنَ الْكَافِرِينَ" âyet-i kerîmesiyle açıkça beyân olunduğu üzere kâfir olarak tavsîf edilmişdir. Allah'ı yegâne ilâh olarak kabûl eden biri nasıl olur da kâfir olur? Bunda mühim bir incelik vardır.

Allah'ı tevhîd eden nice insanlar vardır ki îmânları Hakk katında makbûl değildir. Zîrâ tevhîdin iki rüknü vardır. Birinci rüknü "Lâilâheillallah" kelime-i tayyibesi ile ifâde edilen Hakk'ın birliğini tasdîk, ikincisi "Muhammedürresûlullah" cümlesi ile ifâde edilen Resûl-i Ekrem Efendimizin risâletini tasdîkdir. Bu rükünlerden birincisini kabûl edip ikincisini kabûl etmeyenlerin îmânı makbûl değildir. Namaz da kılsalar, oruç da tutsalar, göklere de çıksalar, Allah böylelerini mü'min olarak kabûl etmez. Nitekim Şeytan da, semâda ibâdet etmedik yer bırakmamışdır. Şeytan, ne zaman ki Âdem'e secde ile emrolundu, kibirlendi ve Âdem'e secdeden imtinâ etti ve bu yüzden rahmet-i ilâhiyyeden tard olundu, kâfirler zümresine ilhâk oldu. Tard olunduğu halde yine Cenâb-ı Hakk'ı inkâr etmedi, Allah'a "Rabbim" diye hitâb etti ve "قَالَ رَبِّ فَأَنظِرْنِي إِلَى يَوْمِ يُبْعَثُونَ" diyerek Allah'dan kıyâmete kadar mühlet istedi, istediği izni aldı fakat la'nete müstehak oldu.

İnsanlardan da Şeytan'a tâbi' olan ve ondaki hased, kibir, ucub, gadab, kîn, buğz gibi kötü sıfatlarla ma'lûl olan niceleri vardır ki Resûlullah'a tâbi' olmakdan imtinâ ettikleri için îmânları makbûl değildir. Halbuki bunlar kendilerini mü'min ve muvahhid olarak kabûl ederler. Halk da hüsn-i zann ederek bunları mü'min zanneder. Halbuki bunlar insan şeytanlarıdır.

Rehberimiz olan Kur`ân-ı Kerîm, bu hususda da bize yol göstericidir. Dikkat edilirse, Kur`ân-ı Kerîm okumaya isti'âze ile başlanır. İsti'âze demek, ins ü cinn şeytanlarından Allah'a sığınmak demekdir. Şeytandan Allah'a sığınmak demek, kalbi şeytânî sıfatlardan temizlemek demekdir. Kur`ân-ı Kerîm'in son âyeti olan "minel cinneti ve'n-nâs" da aynı ma'nâya gelir. Bu mes'ele o kadar önemli bir mes'eledir ki Kur`ân-ı Kerîm, başdan sonra bize bunu hatırlatır.

Çalab Âdem cismini toprakdan vâr eyledi
Şeytân geldi Âdem'e tapmağa 'âr eyledi

Eydür ben oddan nûrdan ol bir avuç toprakdan
Bilmedi kim Âdem'in için gevher eyledi

Zâhir gördü Âdem'in bâtınına bakmadı
Bilmedi kim Âdem'i halka server eyledi
Listeye geri dön