14 Eylül 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Ey enîslerin ve refîklerin en hayırlısı!
Ey dostların en güzeli!
Seninle yetinen kişiye müjdeler olsun!
Ey kalblere kuvvet veren!
Emrine boyun eğdim, sana yöneldim, yönümü senden başkasına döndürüp de beni mahcûb etme Allahım.
Beni ateşe de atsan senin emrine icâbet eder, yine de seninle iftihar ederim.
Nasıl etmem ki sen beni kendine çağırıyorsun.
İlâhî!
Eğer sen beni kendine yaklaştırırsan beni senden kim uzaklaştırabilir ki.
Eğer sen beni yüceltirsen beni beni kim zelîl edebilir ki.
Eğer sen beni katına yükseltirsen beni kim alçaltabilir ki.
Sen benim efendim olduğun halde beni kim korkutabilir ki.
Sen var iken ben başka kimden bir şey taleb edebilirim ki.
Sen benim yoldaşım olduğun halde ben kimi dost edinebilirim ki.
Ey dostların ve yardımcıların en güzeli!
Sana fazlını tamamlamak sûretiyle ihsân etmek yaraşır.
Sen ne güzel yardımcısın!
İlâhî sırrım sana açıkdır ben sana meftûnum.
Sen cömertlikle ma'rûf keremle mevsûfsun.
İlâhî, sen sevdiklerinden sana sığınanlara yoldaşsın.
Senden korkan temiz ve saf kimselerin sığınağısın.
Dostlarından sana meftûn olanların refîkisin.
İlâhî, âriflerin kalbinde senin marifetin ne güzel, zâkirlerin dilinde senin zikrin ne tatlı, âşıkların sırrında muhabbetin ne hoş.
İlâhî, sen öyle bir Rabb'sin ki, kullarının emellerini boşa çıkarmazsın, mürîdlerin ahvâli de sana gizli kalmaz. Senden isteyenlerin istekleri de senin katında aslâ hebâ olmaz.
İlâhî, sana teveccüh ettiğimde sürûrum, sana tevekkül ettiğimde vekîlim, seninle celîs olduğumda aklımda ve fikrimde enîsimsin.
Beni bağışla.
Mahlûkatdan uzaklaşmam ve uzletim hep senin içindir.
Senden başkasına uzağım.
Ey dostların ve refîklerin en hayırlısı!
Sana vuslat yolunda rehberim sen ol.
Sana niyâz ediyorum ilâhî!
Sana ta'zîmim kalbimdeki hediyelerin en yücesidir.
Senin medhin için ağzımdan çıkanlar da sözlerin en tatlısıdır.
Sevdiğim en hoş saatler seninle buluştuğum saatlerdir.
İlâhî, senin zikrinin bulunmadığı bir kalb ne yabânî bir kalb, senden korkmayan bir kalb ne harâb bir kalbdir.
Senin muhabbetinin bulunmadığı yerin sürur ve sevinci ne kadar da azdır.
İlâhî, senin zikrinden uzak kalmaya dünyâda bile tahammülüm yok ya âhiretde seni görmekden mahrûm olmaya nasıl sabrederim.
İlâh, senin beldelerinde olan garîbliğimi ve kullarının arasında olan yalnızlığımı sana şikâyet ediyorum.
İlâhi, murâdım, gâyem, arzum ve ihtiyacım için senden başka kimsem yok.
İlâhî, bütün bunlar münâcâtın lezzetleridir, mülâkâtın lezzetleri kim bilir nasıldır?
İlâhî, bu benim şükrüm ve şükrümün şükrüdür, bu benim sürûrum ve sürûrumun sürûrudur, bu benim sevincim ve sevincimin sevincidir.
İlâhî, ünsiyyetim sanadır. Beni mahlûkâtından ayır, yalnız kalayım.
Marifetim seninledir. Senden başkasına münâcât etmekden beni alıkoy.
İlâhî, senden başkasını zikretmekle lisânımı, senden başkasına bakmakla gözümü ya da senden başkasına muhabbet etmekle kalbimi nasıl meşgûl edebilirim.
Ben senden başkasını tanımıyorum ki ilâhî!
Sen benim sâhibim iken ben kimi övebilirim ki.
Veren sen iken ben başka kimden isteyebilirim ki.
Ey ma'rûf ve mezkûrların en hayırlısı!
Beni marifetinin velâyetiyle şereflendirdin.
Efendim! Ne olur bundan sonra beni senden gayrısıyla zelîl etme.
İlâhî, senin tanıyıp da senden başkasından müstağnî olmayan kimselere ve yine seninle dost olup da senden gayrısından uzaklaşmayanlara seni istediklerini söyleyip de senden başkasını arzulayanlara şaşarım.
İlâhi, fânî olan hayâtda sana olan sürûrum böyle olunca, bâkî olan hayâtdaki sürûrum kim bilir nasıl olur.
İlâhî, hizmet libâsı içinde sana olan sürûrum böyle olursa, nimet bolluğu içinde sana olan sürûrum kim bilir nasıl olur.
İlâhî, bunlar sana olan muhabbetin lezzetleridir, ya seni rü'yetin lezzeti nasıl olur.
Bunlar samîmî bir dostluğun lezzetleridir, ya senin ziyâretinin lezzeti nasıl olur.
İlâhi, seninle mesrûr olmayan kimse bilmem ki ne ile mesrûr olabilir.
İlahi beni muhabbet kâsesinden tâ sarhoş oluncaya kadar içirdin. Muhabbetin beni öldürüyor, şevkin yakıp kül ediyor.
İlâhî, muhabbetini gösterdin, ne olur vuslatını da göster.
İlâhî, beni mahrûm etmeyeceğine dâir hüsn-i zannım ziyâdedir, ne olur lutf eyle de, bu hüsn-i zannımı boşa çıkarma.
İlâhî, benim sana karşı sabrım kalmadı, sana karşı ne bir hîlem, ne kaçacak bir yerim, ne de senden başka bir enîsim var.
İlâhî beni marifetinle dirilttin, sakın seni inkâr etmekle öldürme.
Bana vuslatını gösterdin, sakın firâkını gösterme.
İlâhî, eğer murâdımızı kabûl etmezsen, biz senin murâdına sabrederiz.
İlâhi, kalbim senin azametini zikreyledi, lisânım senin vasfını söyledi ve nimetine şükr eyledi.
İlâhî, bana merhamet et ki ben yorgunluk hâlinde âciz, sebebler husûsunda câhil ve isteme husûsunda da yolunu kaybeden birisiyim.
İlâhî, bana ümîd etmeyi bahşettiğin gibi, ümîd edilen şeyleri de verdin.
Kalbleri ülfet ettirdiğin gibi benimle velîlerinin arasını da ülfet ettir.
Sana vâsıl olan kişi nasıl olur da başkasına ihtiyaç duyar.
Enîsi ve yoldaşı olduğun kimse nasıl olur da yalnızlık çeker.
Habîbi olduğun kimse nasıl olur da mahzûn olabilir.
İlâhî, senin için çektiğim keder benim bütün kederlerimi alıp götürdü.
Senin muhabbetin, uyumama mâni' oldu.
Sana olan aşkım, lanetli şeylerden beni men' etti.
Sana olan ünsiyyetim senden başkasından uzaklaşıp yalnız seninle olmamı sağladı.
İlâhî, sen sana düşmân olan kimseye bile yardım ediyorsun, ya seni seven kişiye nasıl olur da düşmân olursun.
İlâhî, ma'rifetim seninle, delîlim sana, muhabbetim ve vesîlem de senin içindir.
İlâhî, mahbûblar, rubûbiyyetinin kemâlini, günâhkârlar, kudretinin kemâlini bilmişler ve böylece sana teslîm olup boyun eğmişlerdir.
İlâhî, beni senden gayrısını dost edinmeyenlerden, senden başkasının yoluna sülûk etmeyenlerden ve başkasından kıl kadar bir şey bile ümîd etmeyenlerden eyle.
İlâhî, beni yüzünü kendisinden çevirdiğin, affından mahrûm ettiğin, kapını yüzüne kapattığın, nefsine mahkûm olan kimselerden eyleme.
Allahım, şübhesiz, sen her şeye kâdirsin, senin her şeye gücün yeter.