Seyyid Ahmed er-Rifâî Kaddesallahu Sırrahu'l-Âlî Hazretleri, kendisine bir mektûb göndererek nasîhat isteyen zamânın halîfesi Müstencid'e aşağıdaki mektûbu göndermiş ve kıyâmete kadar gelecek olan bütün idârecilere rehber olacak çok kıymetli nasîhatlarda bulunmuşdur.
Bismillahirrahmânirrahîm.
Cümle mahlûkâtın efendisi, Allah'ın kulu ve sevgilisi, Muhammed Mustafâ'ya salât ve selâm olsun.
Bu mektûb, fakîr Ahmed bin Ali Ebi'l-Hasen'den müminlerin emîri halîfe Ebû Ahmed el-Müstencidbillah el-Abbasi el-Haşimî'ye yazılmışdır. Allah, sâlih kullarına ettiği yardımla ona da yardım etsin, âmîn. Nasîhat isteyen ve "Dîn nasîhatdir, Dîn nasîhatdir, Dîn nasîhatdir" hadîs-i şerîfinin yazılı bulunduğu mektûbun bize ulaşdı. Eğer bu hadîs-i şerîf olmasaydı sana nasîhat etmeyi kabûl etmezdim. Çünkü Allah senin gibi birine nasîhat etmeyi iki şartla mübârek kılar. Birincisi, nasîhat edenin ihlâslı olması, ikincisi de nasîhat isteyen kimsenin, verilen nasîhatlara uyup onlarla amel etmeyi kabûl etmesidir. Allah sana tevfîkiyle yardım eylesin. Ey mü'minlerin emîri! Eğer sen kitâbullahın hükümlerini tatbîk edersen, o zaman senin kitaplarının hükümleri de Allah'ın mülkünde tatbîk edilir. Eğer sen Resûlullah'ın emirlerine ittibâ' ve ehemmiyyet vermek sûretiyle Allah'ın emirlerini yüceltirsen, insanlar da senin emirlerini yüceltirler. Senden önceki emirlerin vâlileri de senin emirlerine riâyet ederler. Ey mü'minlerin emîri! Sen bütün anlattıklarımdan uzak kalan ve bunları yerine getirmeyen kuvvet sâhibi mecûsî meliklere ve Rum kayserlerine benzemeye çalışma. Çünkü Allah, Hakk'ı tanımadıkları için onları kendinden uzaklaştırmış, dünyâyı onlara, onları da dünyâya yaklaştırmış, dilediği mahlûkâtını da onların başına musallat etmişdir. Eğer idâreciler işleri vicdanlarının sesine kulak verip fıtratlarına uygun bir şekilde icrâ ederlerse, hükümrânlıkları dünyâ sahnesinde ömür boyu devam edecekdir. Aksine rıfkı ve hoşgörüyü bırakıp, halk üzerindeki hükümrânlıkları çekilmez hâle gelirse, işte o zaman, dünyâ hâkimiyyeti onlardan alınır ve başkalarına verilir. Cehennem kâfirlerin yuvasıdır. Ey mü'minlerin emîri! Sen eksiği ve gediği gözet, canı ve malı koruyan kimse ol. Şimdiye kadar İslâm askerleri bunca kılıç salladı, zaferden zafere koşdular. Bütün bunlar, bir müddet sonra senin gibi birinin gelip, keyfine göre hükmetmesi için yapılmadı. Şübhesiz bu, Allah ve Resûlullah için yapıldı. Bütün işlerinde Allah'a sığın. O'ndan yardım dile. Her işinde Resûlullah'ın emirlerine karşı ta'zîmkâr ol. İşte o zaman sen Allah'ın emânında olur, Peygamber'in korumasında sözü geçen, hükmü yürüyen, Allah'ın ordusu ve yardımıyla desteklenen biri olursun. Allah'ın kânûnunda aslâ değişiklik olmaz. Ey mü'minlerin emîri! Sonra dünyâda yediğin içdiğin giydiğin ve gölgelendiğin şeylerden nefsine ulaşan her şeyi ölç. Dünyâya olan düşkünlüğün ihtiyâcın kadar olsun. Kullara zulmetmekden sakın. Şeytân seni rahatsız edip, zulme teşvîk etmek istediğinde nefsine şöyle sor : "Ey nefs! Eğer sen mahbûs, mazlûm, makhûr veyâ yalanlanmış olursan kendin için arzuladığın şeyi başkaları için de iste. Çünkü böyle yaparsan adâletin ve insanlığın gereğini yerine getirmiş olursun.
Bilmiş ol ki, üzerinde bulunduğun mülk ve devlet Allah'ın mülkünden küçük bir parçadır. Sen de ondan çok küçük bir cüz'sün. Lehine olan bir şeye ulaşdığında, Allah'ı unutursan ve O'nun mülkünde ortaklık iddiâ edenler gibi Allah'ın hakkını ihmâl edip mahlûkâtına zulmedersen Allah senin üzerinden yardımını kaldırır. Sana gereken şey, helâk olan kimselerde çok iyi ibret almakdır. Ey mü'minlerin emîri! Gölgen, seni gölgelendiren şeydir. Ridân seni örten, yemeğin ise seni doyuran şeydir. Malından da sana âid hiç bir şey yokdur. Bu senin elinde olan bir şey değildir. Şübhesiz Rabbim dilediğini yapmaya kâdirdir. Evet sen sûretlerin boş levhalarını mühürleyen kader mühürlerinden bir mühürsün. Öyle ki, Allah seni bu mühürle yüceltir ve alçaltır. Bununla vuslata erdirir ve vuslatın yolunu bununla keser. Eğer sen, şerî'atın emrettiği haklara riâyet etmek sûretiyle edebe sımsıkı sarılırsan Allah'ın meccânen bahşetdiği nimetler, sana ve senden sonra da âilene yönelir. Böylece bir çok nimetlere nâil olursun. Şâyet O'nun emrine önem vermez, O'nun mahlûkatını örten örtüyü çekip yırtarsan zâlimler zümresine dâhil olursun. Zâlimler için hiç bir yardımcı yokdur. Ey mü'minlerin emîri! Zevk-i selîm sâhibi sâlih ve akıllı kimselerin himmetleri, hak olan şey üzerine toplanır. Onlar, adâlet ve ihsânla muamele husûsunda dikkatlidirler. Onların, büyükleriyle küçükleri, âmirleriyle me'mûrları, hürleriyle köleleri dînde eşitdir. Onların her biri için bilinen makâmlar vardır. Onların içinde tefrîka ateşi tutuşmaz. Sultân, tehakküm ederek onların arasında kötü ahlâkı yerleştiremez. Onlar, Allah'ın indirdikleriyle hükmederler ve dâimâ Allah'ın emânı altındadırlar. Eğer hükümde hîle yaparak ona zâhirde bir ma'nâ verip bâtıla kılıf bulurlarsa âdil hüküm onlara şöyle der: "Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar fâsıkların ta kendileridir". Bâtılı ortaya çıkardıkları ve hükme şer'î bir yol buldukları zaman, hüküm koymadaki güç ve kuvvetleri hükme karışır. İşte bu sefer Hakk Te'âlâ Hazretleri onlara, "Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir" buyurur. Onlar, bâtıl olduğu apaçık ortadayken kendi görüşlerini yüce tutup şerî'atın hikmetini küçümsediklerinde ve reylerini güzel gösterip bununla hükmettiklerinde ceberût sâhibi ve intikâm alıcı olan yüce Allah onlara "Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlara kâfirlerin ta kendileridir" buyurur. Ey mü'minlerin emîri! Amel revakları hayâl elleriyle ta'mîr edilemez. Hiçbir canlı kalblerin bir kısmını diğerine yapıştıran tefrîka ve nizâyı ortadan kaldıran toplayıcı madde olmadan korunamaz. Allah'a yemîn olsun ki, işte o toplayıcı madde, ancak âdil şerî'at ve sahîh olan sünnet-i Muhammediyyedir. Bütün bunlar Allahu Teâlâ'nın mühürlediği emri, kendisine hoş gelen ve bununla zayıf kişinin kuvvetli olan hasmından hakkını aldığı ilimdir. Ey mü'minlerin emîri! Şübhesiz sen de çok iyi biliyorsun ki, müslümanların imâmı Ali kerremallahu vecheh, mahlûkâtın efendisi Peygamber aleyhisselâmın şöyle buyurduğunu rivâyet etmişdir : "Zayıfın hakkı kuvvetliden kolayca alınmadığı müddetçe bir ümmet aslâ yücelemez".
Ey mü'minlerin emîri! Ömer el-Fâruk radıyallahu anh Hazretlerinin sîretine bakdığında çok iyi görürsün ki, O, İran'ı, Rûm'u, Mağrib'i, Çin'i, Hind'i, Berberîleri, atlas ipekler yaymak, kıymetli taşlar toplamak, salma atlar görkemli evler, altından yapılmış yaylar elde etmek için korkutmadı. İdârecilerin kibrini, onlar ancak hakîmlerin nebîsi, akıllıların delîli, enbiyânın imâmı, Muhammed aleyhisselâm şerî'atı olan apaçık hikmet sâyesinde söndürmüşlerdir. Çok iyi biliyorsun ki, mübârek, ilhâm ve tevfik bulutlarının yağmurunu senin kalbine boşaltan Allah Teâlâ'dır. İşlerini, hikmet ve necdet ehli olan sâlih yardımcılarla yürüt. Şübhesiz hak, insânı hidâyete ulaştıran havâss ile dalâlete düşüren avâmmın eğe kemiği altında gizlenmişdir. Çoğu kere hizmetçin kalbiyle tasdîk etmediği halde senin kuvvetine boyun eğerek eliyle ve diliyle senin bâtılda olmana yardımcı olur. Sana olan kînini kalbinde gizler. Öyle ki sen onu hürriyetine kavuşturup yüksek makâmlara çıkarsan hattâ vezîr bile yapsan ismin anıldığında o seni tezkiye etmez. Bu Allah'ın gizli bir sırrıdır. Bilmiş ol ki, sultânların askerleri adâlet, muhâfızları da yaptıkları işlerdir. Amel defteri ise çalıştırdıkları kimseler ve arkadaşlardır. İşte bu defterler halkın ellerindedir. Öyleyse sen defterini düzgün tut. Muhâfızlarını sağlam kişilerden seç. Ordunu kuvvetlendir. Akıllı ve dindar kimselerle berâber olmanı, kalbleri katı, hîlekâr ve dalâlet ehli kişlerden uzak durmanı tavsiye ederim. Çünkü onlar senin düşmânlarındır. İşlerini kadınların elinde oyuncak olmakdan, bid'atçı ve ahmaklardan koru. Çünkü bunlar seni izmihlâl ve çöküşe götürür. Herhangi birini sevdiğinde ona karşı muamelende insaflı davran ki haksız kişi haklının önünde yer almasın. Eğer birinden nefret edersen, Allah'ı hatırlayarak, o kişiye gadr etmekden kalbini muhâfaza et. Bulunduğun makâm emniyyet ve güvenli olmayı gerektirir. Bu makâmda bulunan aldatan değil, âdil biri olmalıdır. Kızdığın zaman af kanatlarını ger. Eğer hatâ edersen afda hatâ etmen cezâda hatâ etmenden daha hayırldır. İhsân ve iltifâtını İslâm için hikmet ve gayret sâhibi dindar kişilere bezl et. Onlardan en asil ve şerefli, en akıllı ve ileri görüşlü, hitâbeti kuvvetli, ve delilleri sağlam, Allah ve Resûlünü en iyi bileni tercih et. İster iyi ister kötü, ister mü'min ister kâfir olsun adâlet bakımından insanların hepsini eşit gör. Dînin ve ona inananların şerefini koru. Rabbine kavuştuğunda âkıbetini güzelleştirecek ameller işle. Tevfik Allahdandır. O'ndan geldik, O'na döneceğiz. Allah'ın selâmı ve bereketi üzerine olsun.