Maalesef kıymeti bilinmeyen ve neredeyse hiç tanınmayan büyüklerimizden birisi de Seyyid Şefîk Efendi Hazretleridir. Bu zât-ı akdes, Arvâsîlerin Hizan kolundandır ve tarîk-i nakşbendiye ricâlinden Abdülhakîm Arvasî Hazretlerinin yeğenidir. 1884 senesinde Arvas'da dünyâya gelmişdir. Ulûm-i âliyyeyi ve ulûm-i 'âliyyeyi devrin büyük âlimlerinden tahsîl ederek icâzet almışdır. Tahsîlini ikmâl ettikden sonra İstanbul'a gelmiş ve İstanbul müftülüğünde görev yapmışdır. Sultanahmed Cami-i Şerîfinde uzun yıllar imam ve hatîb olarak vazîfe yapan Şefîk Efendi Hazretleri, Eyüp Sultan Cami-i Şerîfinde de yıllarca vaaz ve sohbetlerde bulunmuşdur. Vaaz ve sohbetlerinden bir kısmı "Peygamber Efendimizden Hutbeler ve Sohbetler” adlı eserde yayınlanmışdır. Âlim, fâzıl ve kâmil bir zât olan Seyyid Şefîk Efendi Hazretleri, tarîk-i nakşbendiyye meşâyihinden olup Eyüp'deki Hüsrev Paşa Dergâhının son postnişînidir. Dergâhlar kapandıkdan sonra irşâd hizmetini sohbet ve vaazlarıyla devâm ettirmişdir. 13 Mart 1970 tarihinde irtihâl-i dâr-ı bekâ eyleyen Seyyid Şefîk Efendi Hazretlerinin kabr-i şerîfi Edirnekapı'dadır.
Seyyid Şefîk Efendi Hazretleri, kendisinden mürşidâne tavsiyeler isteyen bir topluluğa şunları söylemişdir :
Elinize, dilinize, belinize hâkim olun. Allah dili iki kapı arkasında yaratmış, dilinize daha ziyâde hâkim olun. Gözün önüne de kanatlı bir kapı yaratmışdır. Allah'ın izni olmaksızın gözünüzü açmayın. İmâm-ı A'zam'ın Hammâd'a tavsiye ettiği beş hadîsle amel edin. Bunları yaparsanız cennete gideceğinize şübhe yokdur.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri, Seyyid Şefîk Efendi Hazretlerini pek sever ve sık sık ziyâretine gidermiş. Muzaffer Efendi Hazretleri, Seyyid Şefîk Efendi Hazretlerinin vefâtına yakın günlerde, Eyüp'deki bir mevlid-i şerîf cemiyyetine ihvânı ile berâber iştirâk etmiş ve Mevlid-i Şerîf'den sonra ihvânına "Haydi buraya gelmişken Hazret'i de ziyâret edelim demiş. Hazret rahatsızlığından dolayı istirahatde olduğu halde ziyâretçileri kabûl etmiş hattâ bir de latîfe etmiş. Muzaffer Efendi Hazretlerine hitâben "Bunlar mı senin dervîşlerin sen mi bunların dervîşisin" demiş. Seyyid Şefîk Efendi Hazretleri, sohbetin bir yerinde "Ben bir Cuma günü dünyâya gelmişim yine bir Cuma gitsem gerek. Size bir vasiyyetde bulunayım. Arkamdan Hatm-i Hazret-i Kur`ân da güzel ama ben yetmiş bin kelime-i tevhîd de isterim" buyurmuşlar. Hazret'in elini öpüp evden çıkdıkdan sonra Efendi Hazretleri ihvânına dönerek "Hazret, Muharrem ayının ilk cuması göçse gerek" buyurmuşlar. O gün Muharrem ayına bir kaç gün varmış. Seyyid Şefîk Efendi Hazretleri on gün kadar sonra 6 Muharrem 1380 (13 Mart 1970) tarihinde bir cuma günü Hakk'a yürümüş.
Seyyid Şefîk Efendi Hazretlerinin irtihâlinden sonra tertîb edilen bir Mevlid-i Şerîf cemiyyetinde Muzaffer Efendi Hazretlerinin ağlayarak yaptığı duâyı da teberrüken yayınladık. Duâda Seyyid Şefîk Efendi Hazretlerinin zikredildiği kısım şöyledir :
Ârifu billah, vasılu ilallah, merhûm ve mağfûr, el-muhtâcu ilâ rahmeti Rabbihi'l- Gafûr, evlâd-ı Haseneyenden, İmam Hasen ve Hüseyn evlâdından ve Cenâb-ı Abdülkâdir evlâdından, Seyyid Şefîk Efendi Hazretlerinin ervâh-ı mukaddeselerini haberdâr eyle yâ Rabbi. Rûhunu mele-i a'lâda ferhanâk eyle yâ Rabbi. Ceddiyle haşreyle yâ Rabbi. Ceddinin iltifâtına kendisini nâil eyle yâ Rabbi. Civâr-ı Mustafâ'nda iskân eyle yâ Rabbi. Fâtımatü'z-Zehrâ'nın civârında iskân eyle yâ Rabbi. Nazar-ı Ahmediyyen ile kendisini dilşâd eyle yâ Rabbi.
Kaddesallahu esrârahum ve nefe'anallahu bi şefâ'atihim.