3 Nisan 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Büyük mürşidlerimizden Seyyid Seyfullah Hazretleri bu mesnevîsinde mü'minlerin mi'râcı olan namâzın ve namâz için şart olan abdestin derûnî ma'nâlarını beyân ederek, mi'râc-ı ma'nevîye nâil olmak isteyenlerin neler yapması gerektiğini anlatmakdadır.
Mİ'RÂCÜ'L-MÜ'MİNÎN
MÜ'MİNLERİN Mİ'RÂCI
Edüp hamd ü senâ Allah'a dâim
Salâtı hem Resûlullah'a dâim
Dahi evlâdına ashâbına hem
Tahiyyât ü selâmdan sonra her dem
Ecelden ger Hakk verirse emânı
Edem ba'zı nasîhatden beyânı
Şerî'at hâlin edem hem tarîkat
İkisinden zuhûr ede hakîkat
Murâdım bu okuyup dinleyenden
Bu sözler sırrın idrâk eyleyenden
Biz yâd eyleyeler bir du'âdan
Recâ edüp Cenâb-ı Kibriyâ'dan
Hudâ farz eyledi beş vakt namâzı
Edeler kendüye kullar niyâzı
Salâtın bâtını var zâhiri var
Her işin evveli var âhiri var
Vudû' etmekdir evvel budur 'âdet
Edesin kendine bir hoş tahâret
Diye kendünü pâk etdim necesden
Cemî'-i dünyevî kâr-ı 'abesden
Tahâret bâtını dünyâ hayâlin
Gidermekdir gönülden kıyl ü kâlin
Elin yudukda diyesin ilâhî
Elim çekdim kamu işden kemâhi
Murâd olan gönüldür elden ey dost
Ne hâsıl sana kuru dilden ey dost
Ki ya'nî pâk ide gönlün kamudan
Sekiz cennet dahi yedi tamudan
Gönülden Hakk'dan özge gide maksad
Hudâ'dan gayrı bulunmaya bir ferd
Kaçan ağzın yursun de ki yâ Rabb
Senin zikrinden özge cümlesin hep
Dehânımdan yudum pâk etdim anı
Kırâ'at eyleyem seb'u`l-mesânî
Ağız gönülde hazm-ı ma'rifetdir
Mukâbil zâta sıfâtı sıfatdır
Gönülden lafz ü savtı cümle terk et
Çalış dilde kelâmullahı berk et
Burunu gasl ederken olma gâfil
Hayât olur burundan cisme hâsıl
Giderdim de bu dünyânın kokusun
Dilerim zât-ı Bârî'nin kokusun
Gönül burnu Allah'a meyleder bil
Kokusun alsa olmaz gayra mâil
Kaçan yursun yüzün de şâhid ol sen
Çevirdim yüzümü kevn ü mekândan
Sana döndürdüm ey zât-ı mutahhar
Olursa bakmayam 'âlem eğer zer
Gönülde yüz Hakk'ın âyînesidir
Ya cân anı n'ider Hakk'ın nesidir
Çevir cân yüzünü Hakk'ın gayrısından
Halâs et kendini cân sayrısından
Başına mesh ederken söyle yâ Rabb
'İbâdâtım başımda tâc ola hep
Gönül yaşıdır ikrâr-ı Hakk'a sôfî
Olur dil Hakk'a ikrâr ile sâfî
Zuhûr etse kaçan kalbinde inkâr
Görünür 'âlem-i kalbinde küffâr
Kaçan gûşe gele nevbet budur söz
Dola envâr ile dil şehri düpdüz
Kulağıma diyesin meshi verdim
Bu dünyâ sözlerin cümle çıkardım
Safâ-yı cân u dildir gûşu gönlün
Acı söz söylemekdir hûşu gönlün
Gönülden sür çıkar nutk-i cihânı
İder dünyâ sözü câna zıyânı
İrişdiğinde gerdânına nevbet
Diyesin verdiğin bâr-ı emânet
Çeküp ol yükü boynumda götürdüm
Ümîdim var ki yerine getirdim
Gönül gerdânı Hakk fermânıdır bil
Hakk'ın fermânı cân dermânıdır bil
Sakın zâlim cehûl olup be-gâyet
Hudâ'dan gayrıya etme itâ'at
Ayağın yumağa geldikde söyle
Tarîkinde ayağım sâbit eyle
Gönül yayı ide cânında cevlân
Cemâl-i Hakk ola maksûdu her ân
Özüyle kesile dünyâ işinden
Halâs ola cihân endîşesinden
Bu kerre niyyet eylerse salâta
İrişdi Hızr-ı dil âb-ı hayâta
Yemîniyle tuta ol bu cihânı
Yesâriyle zemîn ü âsumânı
İkisin dahi atdım diye arda
Bulardan bilirem yok derde çâre
Kıyâm-ı dildir Allah'a erişmek
Ki ya'nî bendedir Şâh'a erişmek
Ne anda cân kalır ne ten ne sen ben
Gider varlık kalır ol vech-i ahsen
Rükû'un hem kıyâmın hem sücûdun
Kamu mahvetmek içündür vücûdun
Aradan senlik ü benlik çıkınca
Görünür Dost ili bunda bakınca
Bu uslûba kaçan olmaz 'ibâdet
Ana derler hemân bir kuru 'âdet
Selâmın zâhirendir sağ u sola
Verirsin iki cânibde kim ola
Melekdir ol duranlar yâhûd insân
Selâmın anlar içün ola her ân
Velî bâtın selâmın dinle benden
Direm fi'l-cümle ahlâk-ı ledünden
Yemîninde olup saf saf dururlar
Selâm verdikde senden feyz alırlar
Yesârında durur cümle zemâim
Diler senden selâm anlar da dâim
Ki tebdîl olalar Hakk rahmetine
Mülebbes olup insân sûretine
Namâzın kim kimi sünnet kimi farzdır
Edâ et anı Allah'a ki farzdır
Bu dört sünnet Muhammed etdi anı
Buyurdu farzı halk iden cihânı
Gönül farzını dinle sünnetiyle
Erişesin erenler himmetiyle
Kaçan cennet safâsın isteye dil
Gönülde sünnet oldur sen anı bil
Gönül farzıdır Allah'ın cemâli
Bulur diller cemâl ile kemâli
Erişe çün seher vakti namâzın
Dur eyle Hazret-i Hakk'a niyâzın
Salât-ı subh gönülde ey birâder
Tecellâ ede ol zât-ı mutahhar
Cihân zulmetden ol vakt olur pâk
Görünür gözüne zerrât-ı hâşâk
Oku ba'de's-salât's-subh Yâsîn
Ki Kur`ân ile idrâk olunur dîn
Gönül Yâsîn'i sırr-ı Mustafâdır
Zuhûra gelse gâyet de safâdır
Biraz zikr ile kıl işrâkı andan
Hazer et gelmesin hiç terki senden
Gönül işrâkı envâr-ı Hudâ'dır
Hemân sanma salâta iktidâdır
Erişdi öğle kıl anı da durma
Zebânîler yüzü tamuda görme
Budur dil öğlesinin bil nişânı
Tecellî ede hoş sâlike cânı
Güneş erişdiği dem istivâya
Görünmez ol zamân hiç yerde sâye
Cemî'-i cânı nâsın emr-i Hakk'dır
Mukarrerdir ki rûhun zılli yokdur
Oku andan Tebârek'le Tekâsür
Münevver eyleye gnlün evin nûr
Tebârek sûresi budur gönülde
Ki arta 'aşk-ı Hudâ durmaya dilde
Tekâsür gönlünün efkârlarıdır
Bunu pâk eyleyen gönül arıdır
Erişdi vakt-i 'asrın durma zinhâr
Edâ et sünnetiyle farzını var
İkindi dilde esmâ-yı sıfâtdır
Ki gölge ol vakitde iki katdır
Tecellî etse esmâsı sıfâtın
Görünür dilde 'aksi kâinâtın
Salât eyle üçer yüz kez Resûl'e
Şefâ'at ma'deni aslu'l-usûle
Oku Amme'yle Nasr'ın sûresin hem
İki 'âlemde gözün görmesin gam
Gönülden Amme cümle ihtilâfı
Giderüp eylemekdir kalbi sâfî
Dilindir Ka'be Nasr'ı anı senden
Musaffâ eyle gör eşkâli birden
Erişdiğinde akşamın salâtı
Edâ et yoksa görürsün memâtı
Dahi hem altı rek'at sonra kılsan
Îmân ile ölürsün ol gün ölsen
Gönül akşamıdır kalbin fenâsı
İşinden alıkor akşam bu nâsı
Kaçan erse fenâ-yı kalbe dervîş
Mu'attal olur andan dünyevî iş
Yemek ye Hakk'a hamd ü şükr kıl
Olunca yatsının vakti zikir kıl
Gönül zikri yuyar her mâsivâyı
Gönülde koymaya bâd-ı hevâyı
Vücûdu varlığın mahveylemekdir
Aradan kendini sehveylemekdir
Erişe yatsı vakti etme ihmâl
Edâ et sünnet ile farzı fi'l-hâl
Otururken dahi ba'del-vitr bil
Nevâfilden iki rek'at namaz kıl
Gönülde yatsıdır esmâsı zâtın
Tecellî etse mahvolur sıfâtın
O vakit gökde yıldızlar görünür
Benek altunlu kaftanlar bürünür
Kaçan esmâ-yı Hakk etse zuhûru
Dola dil 'âlemi gılmân u hûrî
Oku andan Tebârek'le Tekâsür
Münevver eyleye gönlün evin nûr
Edüp tevhîdi andan Hû'ya başla
Kemer bağla biraz uykuya başla
Ne kim rü'yânda görsen hayr ile şer
Anı pîrin önünde eyle ezber
Geçince gecenin nısfından artık
Gerekmez sana gaflet senden artık
Durup on iki rek'at kıl teheccüd
Bu hâlde menzilin cennetde mevcûd
Yüzün sür eyle zârı Hakk'a
Derûnî tâlib ol dîdârı Hakk'a
Kabûl-i Hazret olmazsan eğer sen
Cehennemde seninçün yanayım ben
Meğer olmaya zârın cân u dilden
Ne hâsıl cân u dile âb u kilden
Seher vaktine dek zikreyle andan
Hakâyıklar zuhûr eyleye senden
Teheccüd dilde istiğrâk-ı zâtdır
Ki bahr-i zât içinde hem sıfâtdır
Ki ya'nî katre bahre vâsıl oldu
Murâdı sâlikin hep hâsıl oldu
Velî şart oldu bir mürşid gerekdir
'Amel mürşidsiz olsa bir emekdir
Gerekdir dahi andan tövbe telkîn
Bulunur tövbe vü telkîn ile dîn
Gönül telkîni zikr-i kalbe derler
Ve tövbe mâsivâyı selbe derler
Muhabbetdir geçincek şeyhe andan
Dahi sevmek gerek pek şeyhi cândan
Muhabbet şeyhe gönülde güneşdir
Güneş olmazsa 'âlem bir habeşdir
Girersen erba'îne dahi hoşdur
Riyâzatsız sôfînin içi boşdur
Gönül erba'îni halkdan kesile
Ola 'uzlet ana Hakk'a vesîle
Karanlıkda gerek erba'în hem
Karanlıkda eder rûhla nefs dem
Gönül karanlığı ten perdesidir
Eğerçi ten de cân perverdesidir
Sekiz cennet 'arş ü kürs enbiyâlar
Yedi kat gök melekler evliyâlar
Makâmı bunların cân 'âlemidir
Sözüm idrâk edenler âdemîdir
Yedi tamu yedi kat yer hased kîn
Cemî'si peri cin ile şeyâtîn
Makâmı tende olur bunların bil
Dilersen Hakk'ı bunları fenâ kıl
Eğer 'ilm ü 'amel olursa sûru
Varup cân mülküne ermezse nûru
Ne cisme feyzi var anın ne câna
Emekdir çekdiğin gitdi yabâna
Şol 'ilm ü şol 'amel kim hâli yokdur
Kovandır arısı çok balı yokdur
Kişide derd gerekdir derd gerekdir
Bu yola gitmeğe key merd gerekdir
Kesegen inine üştür girer mi
Güneş nûrunu hiç şeb-pür görür mü
Şâhin lokmasını serçe yutar mı
Karınca kûh-i Kâf'a gider mi
Öter mi karga bülbül gibi hergîz
VErir mi bûy-i gül billâhi nergîz
Olur mu gökde iki şems hâver
Ya bir tahta sığar mı iki server
Cihânda 'izzet ü devlet menâsıb
Değildir tâlib-i Hakk'a münâsib
Kaçan bir yerden bir yere gidersin
Birin alup öbürün terk idersin
Eğer sen terkin etsen bu cihânın
Mukarrer ehlisin öbür cihânın
Eğer nefsin dilerse bu cihânı
Yürü zikretme hergîz ol cihânı
Bilirim cümle öğrendin 'ulûmu
Otuz günde bir anmazsın ölümü
Cemî'-i hayr u şer olmuş vukû'un
Niçün olsun bu dünyâya rükû'un
Hudâ çün kısmet etmiş rızkın evvel
Nedir bu etdiğin efkâr-ı mühmel
Eğerçi bu sözüm gelmez sana hoş
Yan bengisin ya tiryâkî ya serhoş
Mukarrer kendi hâlini bilirsin
Niçün 'âşıklara münkir olursun
Sakın dahl eyleme hergîz 'avâma
Çün ermedi gönül zikr-i devâma
Hayâtından senin yeğdir memâtın
Kaçan kalbe erişmeye salâtın
Çün vardın Ka'be'ye etdin tavâfı
Gönül bunlardan oldu idi sâfî
Zekâtın gerçi yılda bir verirsin
Derûnunda yine hınzır görürsün
Olursun yılda bir kez gerçi sâim
İçinde hubb-i dünyâ yine kâim
Susar gerçi yanar dilin damağın
Söyünmez âteş-i hırs u tama'ın
Bu zâhir dilin öğrenmiş 'ibâdet
Derûnunda karînindir kırâ'at
Değildir vârisi Fahr-i Cihân'ın
Muhâlif olsa fi'li şer'a anın
Buna vâris demişdir müttakîler
Resûl evlâdı gibidir takîler
Ki anlar eylemezler hergîz ısyân
Görünmez gözlerine avrat oğlan
Verüp rüşvetler alırlar menâsıb
Bu iş olsun mu onlara münâsib
'Acâib kıssadır vallahi bu kıssa
İşidüp almaya bu nutku hisse
Ya mülhiddir ya münkir ya münâfık
Değildir ol habîs bir dîne lâyık
Cihânı şöyle tutmuşdur şeyâtîn
Şeyâtînden görünmez ehl-i bâtın
Mukarrer kendi hâlinden bilirsin
Niçün 'âşıklara münkir olursun
Cihânda 'âlim-i rabbânîler var
İçi dışı dolupdur 'aşk-ı Settâr
Yumuş yüz dünyâdan geçmiş bilesin
Yitirmiş kendisin içmiş dolusun
Yürü pîrine teslîm et özünü
Sana seyretdire tâ iç yüzünü
O vaktin kendi yüzünden bezesin
İşitmezsin sözümü ki göresin
Tapar kâfir yapar bir nice putlar
Sana put sîm ü zerdir levn-i putlar
Yürü nefsin murâdından halâs ol
Yeter bu cîfe ile kîr ü pâs ol
Bu sözlerden ta'n sanma murâdım
Çü dervîş oldu halk içinde âdım
Gerek dervîşe dervîşâne sözler
Bu sözlerden uyana nice gözler
Senin şol sandığın erbâb-ı devlet
Kıyâma durup eylediğin 'izzet
Toz toprak ile oyun oynar anlar
Bulûğa yetmedik oğlana benzer
Cihânın devletin Kur`ân'da Allah
Demiş lu'b ile lehve benzer ol Şâh
Şol iş kim seni etmez Hakk'a vâsıl
Anı işler mi hergîz olsa 'âkil
Hadîs-i Mustafâ âyât-ı Kur`ân
Beyân etmiş velî etmezsin iz'ân
Bu dünyâ cîfedir tâlibleri kelb
Ne bilsin kelb olanlar dîn ü mezheb
Cihân halkı dirîgâ oldu Seyfî
Kamusun eyledi dîvâne dünyâ
Seyyid Nizamoğlu Seyyid Seyfullah
Kuddis Sırruh