31 Aralık 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
SEYYİDÜ'L-İSTİĞFÂR
اللَّهمَّ أنتَ ربِّي
لا إلَهَ إلَّا أنتَ
خَلقتَني وأَنا عبدُكَ
وأَنا على عَهْدِكَ ووعدِكَ ما استطعتُ
أعوذُ بِكَ من شرِّ ما صنعتُ
أبوءُ لَكَ بنعمتِكَ عليَّ
وأبوءُ لَكَ بذنبي فاغفِر لي
فإنَّهُ لا يغفرُ الذُّنوبَ إلَّا أنتَ
Allahümme ente Rabbî
Lâ ilâhe illâ ente
Halaktenî ve ene 'abdüke
Ve ene 'alâ 'ahdike ve va'dike mesteta'tü
E'ûzübike min şerri mâ sana'tü
Ebûu leke bi ni'metike 'aleyye
Ve ebûu bi zenbî fağfirlî
Fe innehû lâ yağfiru'z-zunûbe illâ ente
MEÂLİ
Allahım sen benim rabbimsin.
Başka ilâh yok yalnız sen varsın.
Beni sen yarattın ve ben senin kulunum
Ve gücümün yettiği ölçüde ahdine ve vadine bağlıyım
Yaptıklarımın şerrinden sana sığınıyorum
Bana bahşettiğin nimetlerini itiraf ediyorum
Günâhımı da itiraf ediyorum, beni bağışla
Çünkü senden gayrı günâhları bağışlayacak kimse yokdur
ÎZÂHI
Bu istiğfâr bizzat Resûl-i Ekrem Efendimiz tarafından ta'lîm ve tavsiye edilmiş ve "seyyidü'l-istiğfâr" yani "en fazîletli istiğfar" olarak isimlendirilmişdir. Bu isimlendirmenin hikmetinden bir nebze bahsedelim.
Her şeyden önce bu istiğfâr, son derece şumüllüdür yani bunu herkes her vakit okuyabilir. Âlimi de câhili de, âbidi de fâsıkı da, ârifi de gâfili de bundan kendisine bir pay çıkarabilir. Çünkü "Yaptıklarımın şerrinden sana sığınıyorum" cümlesi işlenen fiilerin tamâmına şâmildir, yalnızca günâha, suça, kötülüğe münhasır değildir. Biz istiğfar denilince yalnız günâhlar için mağfiret istemeyi anlarız halbuki istiğfar, bütün fiiller için yapılabilir.
İkincisi bu istiğfârı okuyan kişi, aczi, kusûru, hatâyı, günâhı hep kendisine, gücü, kuvveti, nimeti, mağfireti de hep Allah'a izâfe etmiş olur ki Cenâb-ı Hakk'ın kullarından istediği de budur. Kul fakîr, Allah Ganî'dir, kul nankör, Allah Kerîm'dir, kul günâhkâr Allah Gafûr ve Rahîm'dir, kul âciz Allah Kâdir'dir. Bunu bilip, dile getiren kişi Cenâb-ı Hakk'ın rahmetini ve mağfiretini celb etmiş olur.
Üçüncüsü bu istiğfârda insanın hilkati, isti'dâd-ı ezelî ve istitâat gibi bazı ince mes'elelere işâret vardır. Allah her kulunu ayrı bir isti'dâd ve kâbiliyyetle yaratmışdır. Kuldan zuhûra gelen fiiller, büyük ölçüde bu ezelî isti'dâdın netîcesidir. İstiğfârın başındaki "Rabb" kelimesinde de buna işâret vardır. Ne var ki kul, kendisinden zâhir olan fiil güzel bir fiilse bunu kendine mâl etmemeli, Allah'a izâfe edip şükretmeli, kendisinden zuhûre gelen fiil kötü bir fiilse onu da kendi üstüne almalı ve onun için istiğfar etmelidir. Aslında kuldan zâhir olan bütün fiilleri halkeden Allah'dır ama ancak böyle yapanlar Cenab-ı Hakk'ın rahmet ve mağfiretine nâil olurlar.
Büyük velîlerden bir zât-ı akdes, diline vird ettiği şu cümle ile, bu istiğfârın ma'nâsını pek vecîz bir şekilde beyân etmişdir : "Allahım! Senden bize erişen her şey için elhamdüllillah, bizden sana ulaşan her şey için estağfirullah".
Kulluğundur Efendi 'izzetimiz
Hizmet etmekdedir se'âdetimiz
Sana lâyık kanı 'ibâdetimiz
Meded eyle meded ilâhî meded