Şîa : Kolları, Umdeleri ve Delilleri

28 Temmuz 2023 tarihinde yayınlanmıştır.

Sünni
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Râfizî kime derler? Sünnî kime derler? Nâsıdî kime derler? Havâric kime derler? Şîa kime derler? Şîa-i İsnâ-Aşeriyye kime derler? Zeydiyye kime derler? Hanefiyye kime derler? Bir Hanefî var bir de Hanefiyye var. Şimdi bak, Humeynî hangi mezhebdendir?
Hâzirûndan birisi "şîadır" deyince Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Şîânın beş yüz kolu var. İsnâ-Aşeriyye'dir onlar, on iki imamı kabûl ederler. En son Mehdî işte. 
Çün Mehdî zuhûr ide kalmaya perde
Hâricîleri kesse gerek tîğ ü teberle

Hâzirûndan bir zât,  "Sünnî deyince Sultân-ı Enbiyâ Efendimizin, şeyheynin ve ashâbın yolu olmuyor mu?" deyince, Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Öyle demişler ama onunla değil ki. Ne kadar mezâhib varsa dünyâ yüzünde, ister sapık mezhebler, ister dürüst mezhebler, hepsi Kur`ân'dan istinbât eder. 
Yine o zât, "Kur`ân'dan istinbât ediyor da şeyheynin ve Cenâb-ı Peygamber'in yolundan gitmiyor" deyince Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Bugün Şîa Ebâbekir'e, Ömer'e buğz ediyorsa, cebinden etmiyor ki. "Ali'nin hakkıydı hilâfet, gasbetdi onlar" diyor, ondan. Hukûk-i Muhammedî'yi muhâfaza için yapıyorlar. Sünnîler de Yezid'i muhâfaza ediyorlarsa eğer, lanet etmiyorlarsa Yezid'e, onlar da hukûk-ı Muhammedî'yi muhâfazadan dolayı. 
Yine aynı zât, "Ama her şeyde öyle değil" deyince, Efendi Hazretleri nasıl her şeyde öyle değil? buyurdular. "Meselâ büyük günah meselesinde, Allah'ın sıfatları meselesinde ashâbın görüşünden ayrı düşüyorlar" deyince Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Hepsi ashâbdan rivâyet ediyorlar, başdan aşağı. Onlar İmâm-ı Cafer'e tâbi, Caferî'dirler. Cafer-i Sâdık Hazretleri imâmlara mürâcaat eder, Hasan'dan, Hüseyin'den, İmâm-ı Ali'den, Zeynelâbidîn'den, İmâm-ı Rızâ'dan rivâyet eder. Hepsi sahabeden rivâyet eder. Hepsi Kur`ân'dan istinbât eder. Meselâ, " فَتَبَارَكَ اللّٰهُ اَحْسَنُ الْخَالِق۪ينَۜ fe tebârekallahu ahsenü'l-hâlıkîn, Allah yaradanların en güzelidir". Kaç tâne yaradan var? "Kul fiilinin hâlıkıdır" diyor Mutezile. Bak işte âyet getirdim sana. "فَتَبَارَكَ اللّٰهُ اَحْسَنُ الْخَالِق۪ينَۜ fe tebârekallahu ahsenü'l-hâlıkîn, Allah yaradanların en güzelidir" diyor. Hepsi âyetdendir onların. Meselâ "وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ ve hüve aliyyün külli şey'in kadîr" de öyle. "Ali her şeye kâdirdir" diyor. "Sen alâ okuyorsun" diyor "onun aslı Ali'dir" diyor, "Ali de öyle yazılır, alâ da öyle yazılır" diyor. Yaz bak haydi. Çık bakalım işin içinden. Veyâ şunu diyor, "وَاِذَا الْمَوْءُ۫دَةُ سُئِلَتْۙ ve ize'l-mev'ûdetü süilet" değil "ve ize'l-meveddeti süilet"dir o diyor. Sen mev'ûde diye okuyorsun diyor. Öyle de okunabilir diyor. Yazıyı yaz aynı. Haydi! "سَلَامٌ عَلٰٓى اِلْ‌يَاس۪ينَ selâmün âlâ âli yâsîn"dir, "ilyâsîn" diye okuyorsun sen diyor. Âl-i Muhammed'e hased ediyorsun, onun için diyor. Sen gâliba Şamlısın. 
O zât yine itiraz edip, "Yalnız onların okumasıyla değil ki efendicim, bu tarafda da bir çok hâfız-ı kirâm var" deyince Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Canım onların da hâfızları var kardeşim, hepsinin. Tabii. Şimdi meselâ, dur şimdi, "يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا قُمْتُمْ اِلَى الصَّلٰوةِ فَاغْسِلُوا وُجُوهَكُمْ وَاَيْدِيَكُمْ اِلَى الْمَرَافِقِ وَامْسَحُوا بِرُؤُ۫سِكُمْ وَاَرْجُلَكُمْ اِلَى الْكَعْبَيْنِۜ yâ eyyühellezîne âmenû izâ kumtüm ile's-salâti fağsilû vücûheküm ve eydiküm ile'l-merâfiki vemsehû bi ruûsiküm ve ercüleküm" yâhud "ercüliküm". Peki râvîsi kim? Yani "başınıza mesh eder gibi ayağınıza mesh edin" diyenin râvîsi kim Kur`ân'dan? Hazret-i Osman'dır. Osman-ı Zinnûreyn'dir. "Ayaklarınıza mesh edin". Şîa'nın ayaklarına mesh etmesi, "ercüliküm" okumasından. Ve râvîsi Hazret-i Osman'dır. "ercüleküm" diye okursa, o vakit "ayağını yıka" çıkar. "ercüliküm" olursa, "başına mesh etdiğin gibi ayağına mesh et" diyor. Osman rivâyet ediyor. 
Onun için demişler ki ehlullah, ehlullah demişler ki, "âmentü billah alâ murâdillahi, âmentü billah alâ murâdi resûlillah" demişler. Konuş, konuş da sonra konuşalım seninle.
Şîâ'nın bize, sünnîlere en yakın kolu hangi koldur? Zeydiyye'dir. Bize en yakın olan, hayru'ş-şîa yâhud hıyâru'ş-şîa derler onlara. Şîa'nın hıyârıdır onlar, hayırlısı. Hayırlısı çünkü onlar diyor ki, "Hazret-i Ali sahabenin efdalidir, dördüncü halîfe olması onun şânına halel getirmedi. Neden? Kur`ân son kitâbdır, kitâbların efdalidir. Resûl-i Ekrem son peygamberdir, peygamberlerin efdalidir. Ali de dördüncü halîfe geldi ama hepsinden efdaldir" diyorlar, "dördüncü gelmesinin bir zararı yok" diyorlar. Ve Ebâbekir'i, Ömer'i, Osman'ı tarziye ediyorlar. Şîa'nın şartı odur. En mühim davâsı odur. Tevellâ, teberrâ, takıyyedir. Tevellâ demek, Evlâd-ı Ali'ye ve Âl-i Muhammed'e muhabbet. Ve teberrâ, Ebûbekir, Ömer, Osman ve Hazret-i Ayşe'den yüz çevirme. Takıyye, her girdiği meclisde, o meclisin rengini alma. Ötekiler hep teferruat. 
www.muzafferozak.com
Listeye geri dön