Şikâyetnâme-i Dehrî

22 Ocak 2019 tarihinde yayınlanmıştır.

Şikayetname

ŞİKÂYETNÂME-İ DEHRÎ

Ne kaldı Mağrib-i aksâ ne Îran yâ Resûlallah
Tırablusgarb'ı da ister İtalyan yâ Resûlallah

Nifâk âteşleri yakdı serâser mülk-i İslâm'ı
Bizi biz kendimiz etdik perîşân yâ Resûlallah

Sakın zannetme İslâm'ı o eski bildiğin İslâm
Bu gün yalnız gezer dillerde îmân yâ Resûlallah

Mahâret şimdi tertîb-i erâcîf eylemekledir
Ve bir de ihtirâ'-ı kizb ü bühtân yâ Resûlallah

Bu gün evlâd-ı Ya'kûb'u yalan düzmek husûsunda
Eder bu ümmet-i merhûme hayrân yâ Resûlallah

Mezâlimle harâb etdi cehâlet mülk-i İslâm'ı
'Adâlet verdi küfristâna 'umrân yâ Resûlallah

Bu gün biz anladık kat'iyyen istibdâd muhribdir
Anınçün eyledik hürriyyet i'lân yâ Resûlallah

Usûl-ı mutlakı terk eyledik ammâ 'acâibdir
Bizi itmekde hürriyyet de vîrân yâ Resûlallah

Tutuşduk şimdi yek-dîgerle hep gırtlak gırtlağa
Boğazlarda gezerken ehl-i 'udvân yâ Resûlallah

Bizi mahv eyleyen ancak cehâlet oldu 'âlemde
Ne Moskofdur ne İspanyol ne Alman yâ Resûlallah

Kadîmen vardı bir yıldız fakat şimdi kulûblerde
Olur yüzlerce yıldızlar fürûzân yâ Resûlallah

Büyükler şöyle dursunlar karışdı cümleten hattâ
Siyâsiyyâta etfâl-ı debistân yâ Resûlallah

Ne mekteb var ne san'at var ne üstâzân-ı dânişmend
Ma'ârif nâzırı olmuşdı Baban yâ Resûlallah

Koyun yokmuş gibi tutmuş sakalından oturtmuşlar
Keçiye şimdi derler 'Abdurrahmân yâ Resûlallah

Ne nâdânız ki Patrik'e kapu oğlan iken şimdi
Bize üstâz-ı 'akl olmış Kilikyan yâ Resûlallah

Hemân bombardıman bitdikde Bingâzî'de mahzenden
Kaçup meclisde gâzî oldı Şitvan yâ Resûlallah

Tırablusgarb’ı feth itmiş gibi ol sadr sâbıkda
Olur Şişli Beyoğlunda hırâmân yâ Resûlallah

İ'ânet eyleyenler hep fakirlerdir donanmaya
Ganîler açmadı vallâh cüzdân yâ Resûlallah

Bizi sevk eyliyor mahva nifâk-ı dâhilî eyvâh
Amân imdâda artık ol şitâbân yâ Resûlallah

Meded bir mu'cizeyle öyle bir şey yap ki olsunlar
Muvâfıklar muhâliflerle ihvân yâ Resûlallah

Beni sevk eyleyen ancak hamiyyetdir bu vâdîye
Ben İslâm'ım nasıl olmam esef-hân yâ Resûlallah

Fesâhat mülkünün sultân-ı bî-hemtâ-yı zîşânı
Bu Dehrî kaldı İstanbul'da 'uryân yâ Resûlallah

Hamiyyetsiz olaydım yan gelirdim şimdi Kafkas'da
Bizim çokdan Rus olmuşdur Dağıstân yâ Resûlallah


ÎZÂH


Dağıstânlı Dehrî diye meşhûr olan Hüseyin Kâmî Bey bu şikâyetnâmesini,  Osmanlı Devletinin son yıllarında, felâketlerin üstüste geldiği bir dönemde yazmışdır. Dehrî'nin son derece isâbetle teşhis ettiği gibi, İslâm'dan gittikçe uzaklaşan müslümanlar cehâlet ve gaflet içinde yüzer olmuşlar, İslâm ahlâkı neredeyse tamâmen terkedildiği için yalan, dolan, dedikodu, iftira, irtikab, rüşvet, zulüm, adaletsizlik her tarafı sarmış, müslümanlar fırkalara ayrılmış, herkes siyâsete bulaşmış, siyâset yüzünden halk öyle bir tefrîkaya düşmüş ki millet bir kaşık suda birbirini  boğacak kadar yek diğerine kinlenmiş, sanki azılı düşmanlar gibi olmuşlardır. İslâm ve îmân sâdece dillerde kalmış, ihlâs ve samîmiyyetden hiç eser kalmamışdır. Liyâkat tamâmen unutulmuş, işler ehil olmayanlara verilmiş, her şey bir keşmekeşe dönmüşdür. Bütün bunların netîcesi olarak koca Osmanlı Devleti paramparça olmuş ve sonradan hepsi ayrı ayrı devletler hâline gelen geniş topraklar bir bir elimizden çıkmışdır. 

Dehrî'nin o gün İslâm âleminde ve müslümanlarda görüp de şikâyet ettiği husûslar, maalesef bugün de aynıyla hattâ belki de daha fazlasıyla geçerlidir. Umarız ki müslümanlar geçmişden ibret alıp akıllarını başlarına toplarlar da ayrılığı bırakıp birliğe koşarlar, düşmanlığı bırakıp dostluğa yanaşırlar, kavgayı bırakıp barışa kavuşurlar, tehdîdi bırakıp tevhîdde buluşurlar.
Listeye geri dön