Sır Saklamak

18 Ekim 2017 tarihinde yayınlanmıştır.

Tasavvuf
Tarîkat-ı aliyyenin düstûrlarından biri de sır saklamakdır. Bunun sebebi, bir takım câhillerin zannettiği gibi, dışarıya tamâmen kapalı bir takım gizli teşkîlâtlardaki gibi sırlarla dolu olmasından değildir. Tarîkat-ı aliyyede böyle gizli-saklı şeyler olmaz. Tam tersi her şeyin usûlü ve kâidesi bellidir. Peki sır saklamanın hikmeti nedir?

Sır saklamanın bir vechesi, kişinin başkasında gördüğü hatâ ve kusûrları gizlemesidir. Diğer bir vechesi, kendisine tevdi edilen bir emâneti bir sır gibi muhâfaza etmekdir. Bu emânet, başkasına âit mahrem bir bilgi de olabilir, mürşidinin kendisine verdiği ders de olabilir, bir rüya da olabilir. Nitekim Sûre-i Yûsuf'daki Yakub aleyhisselamın oğlu Yûsuf aleyhisselama gördüğü rüyâyı kardeşlerine anlatmamasını tenbîh edişini beyân eden  قَالَ يَا بُنَيَّ لاَ تَقْصُصْ رُؤْيَاكَ عَلَى إِخْوَتِكَ âyet-i kerîmesi buna işâretdir. 

Sır saklamanın diğer bir vechesi de sâlikin, kendisine ilhâm olunan hakîkatleri ve Allah tarafından bahş olunan mükâşefe ve müşâhedeleri, ulu orta anlatmamasıdır. Bunlar sâlik ile Cenâb-ı Hakk arasındaki bir takım sırlardır ki başkasına anlatılmasında bir takım mahzurlar vardır.

Bu vesîle ile mühim bir husûsu da açıklığa kavuşturalım. Tarîkat-ı aliyyede gizli tutulan bazı hususlar, sahtekârlara mâni' olmak içindir. Meselâ her tarîkin kendine mahsûs bir icâzeti ve verilen icâzetlerde belli bir silsile vardır. Bu bilgiler ortalığa saçılırsa bir takım sahtekârlar tıpkı kıymetli bir markanın taklidini yapar gibi bunları taklid ederek halkı kandırabilirler diye endîşe edilmişdir. 


Her doğru her zaman her yerde söylenmez
Listeye geri dön