Sırât Köprüsü
19 Şubat 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Kıyamet gününde cehennem üzerine bir köprü kurulur. Bu köprüde, ayakların kayacağı kısımlar, kapanlar, demirden kelepçeler, dikene benzer çıkıntılar vardır. Mü'minler, bu köprüden, ya göz açıp kapamadan, ya şimşek gibi, ya hızla uçan bir kuş, ya da iyi koşan bir at hızıyla geçerler. Böylece kimisi hiç zarar görmeden kimisi de yara bere içinde geçip kurtulur. Bazısı da köpürden geçemez ve feci şekilde cehennem ateşine düşer.Evliyâullah hazerâtı, kıyâmet gününde cehennem üzerine kurulacak olan bu köprüyü de kabûl etmekle birlikde, sırât köprüsünün önce bu dünyâda iken geçilmesi gereken bir köprü olduğunu beyân etmişlerdir. Ehlullaha göre, her insanın tek başına geçmesi gereken bu köprü, nefs cehenneminin üstüne kurulmuşdur. İnsanın nefsânî sıfatları, tıpkı hadîs-i şerîfde sırat köprüsü üzerinde bulunduğu beyân olunan ve ayaklara takılarak insanları aşağıya düşüren şeyler gibi insanı cehenneme götürecek olan fiilleri işlemesine sebeb olur. Üstelik nefsinin uşağı olan kişi daha bu dünyâda iken cehennem azâbını yaşamaya başlar. İnsan, zengin de olsa, muktedir de olsa, sıhhatli de olsa, şöhretli de olsa hattâ her istediğini yapabiliyor bile olsa nefsine uyduğu müddetçe rahat edemez, sıkıntıdan kurtulamaz, bunalımdan bunalıma düşer, depresyondan depresyona girer, hiç bir şey ile tatmîn olmaz hattâ intihara kadar gidebilir.
İnsan, nefs cehenneminin bu yakıcı azâbından ancak ve ancak nefsini tezkiye ederek kurtulabilir. Bunun yolunu da evliyâullah hazerâtı göstermişdir. Gerçek bir mürşide tâbi' olarak nefsi ile mücâhede eden kişi kendi sırâtını geçmeye çalışan kişidir. Hadîs-i şerîfde beyân olunduğu üzere, herkesin sırâtı geçiş hızı farklıdır. Bu da kişinin sıdkına, ihlâsına ve gayretine bağlıdır.
Bu köprüye başka bir isim verilmeyip de "sırât" denilmesinin hikmeti de bir önceki yazımızda bahse konu olan "Sırât-ı Müstakîm" ile irtibâtından dolayıdır. Mürşid-i azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri bunu beyân için buyurdular ki :
Cehennem üzerine gerilen sırât, İslâm dînidir, sırât-ı müstakîmdir, hablullahdır, Allah'ın ipidir. Kim İslâm'a sıkı sıkı tutunduysa, yani emirlerine itâat, severek, nehiylerinden de Allah'dan korkarak kaçarsa yasaklarından, o adam sırâtın üstündedir, ayağı kaymaz onun. İslâm'ın evveli, bu âleme ipin ucu uzatılmış, kim o ipe tutunursa, hablullaha, Allah'ın yoluna, o ipin nihâyeti Hakk rızâsına, cennete çıkar.Kıyâmet gününde sırâtı geçmek avâm için korkulu bir rü'yâdır. Halbuki tezkiye-i nefs edenler için böyle bir korku yokdur zîrâ onlar sırâtı daha bu dünyâda iken geçmişlerdir. Sırâtın "kıldan ince ve kılıçdan keskin" oluşu, derûnunu insân edemeyenler içindir. Halbuki Allah dostları, o köprüden şimşek gibi geçerler.
Sırat kıldan incedir kılıçdan keskincedir
Varıp anın üstünde evler yapasım gelir
www.muzafferozak.com
Varıp anın üstünde evler yapasım gelir
www.muzafferozak.com