Söylediğini Yapmayanın Nasîhati Fayda Vermez

3 Ocak 2018 tarihinde yayınlanmıştır.

İhlas
İmâm-ı Şâfiî rahimehullah Hazretleri buyurmuşlardır ki :
Nasîhatın te'sirli olabilmesi için, nasîhat eden kişinin söylediğiyle âmil olması gerekir.
Yani ilmiyle amel etmeyen kimsenin nasîhatı aslâ işe yaramaz. Meselâ kendisi sigara içtiği halde hastasına sigarayı bırakması gerektiğini söyleyen doktorun sözü tesîrli olur mu? Meselâ kendisi yalan söyleyen bir baba çocuğuna "yalan söyleme!" dese hiç tesîri olur mu? Kendisi namaz kılmadığı halde, namaz kıl diyen, kendisi Allah'dan korkmadığı halde önüne gelene "Allah'dan kork!" diyen kişinin de sözü tesirli olmaz. 

Bugün dünyâ, yapmadıklarını söyleyenlerle doludur. Söz söyleyenler, tavsiye verenler, nasîhat edenler söyledikleri ile kendileri âmil olmadıkları için kimsenin söylenenlerden nasîhat aldığı da yokdur. Meselâ;

Memleketimizde sayısız câmide, sayısız hoca efendi, kubbeleri gümbür gümbür inletiyor ve halka türlü türlü va'z u nasîhatlarda bulunuyor ama kimse o nasîhatları dinlemiyor herkes yine bildiğini okuyor.

Sayısız televizyon ve radyo kanalında, sayısız insan, stüdyoları çın çın çınlatıyor, mikrofonları çatlatıyor ve millete her konuda türlü türlü akıl veriyor ama bunları dinleyenlerde hiçbir değişiklik, hiç bir düzelme, hiç bir iyileşme olmuyor. 

Sosyal medyanın hâli ise hepten felâket. Önüne gelen, popüler sosyal medya kanallarında hesap açarak, âdetâ kendine mahsûs bir vaaz kürsüsü oluşturuyor ve durmadan âyetlerden, hâdislerden, dînden, îmândan, ahlâkdan bahsediyor, bir  müslümânın sâhib olması gereken fazîletleri anlatıyor fakat bunların okuyanlara hiç bir tesiri olmuyor.
Birçok insanlar görürsünüz, bunlar senelerce bir âlimin ya da bir mürşidin meclisine devam ettikleri halde kendilerinde en ufak bir müsbet değişim ya da ma'nevî bir ilerleme görülmez. Halbuki gittikleri meclislerde Allah'dan, Peygamber'den, evliyâullahdan bahsedilmekdedir. Gittikleri hocalar ve mürşidler de bilgili, ağızları laf yapan, kerli ferli adamlardır. Peki öyleyse nasıl olur da böyle bir meclise yıllarca devâm eden bir kişinin hâlinde hiç bir düzelme, hiçbir ilerleme olmaz? 

Muzaffer Efendi Hazretleri görünüşde âlim, âbid, zâhid, hacı, hoca, şeyh, mürşid gibi görünen bir takım insanların sözlerinin tesirsiz olması hakkında şöyle buyurdular :
Sen onların herkesin önünde âbid, zâhid göründüğüne bakma! Kimbilir gizli gizli ne haltlar karıştırıyorlardır. Bu gibi kimseler, halkın arasında iken gösteriş için âbid, zâhid gözüken fakat kimsenin görmediği yerlerde Allah'a ısyân eden kişilerdir. Bu yüzden, söylediklerinin hiç te'sîri olmaz.
Düşünecek olursak, bu gibi gösterişçilerin söyledikleri ya yüce Allah'ın kelâmı veya Resûlullah'ın mukaddes sözleri ya da evliyâullahın hikmetli nasîhatleri olduğu halde karşıdakine tesîr etmemesinde büyük bir hikmet vardır. Zîrâ bir kimse Kur`ân'ı veya Hadîs'i kendi kendine okusa bile az ya da çok mutlakâ te'sîr eder. Hâl böyleyken söylediğiyle âmil olmayanların sözlerindeki te'siri yok eden ne olabilir?

Sözler her ne kadar ağızdan çıkıyorsa da aslında sözü tesirli kılan kalbdir. Kalbi riyâ gibi ucub gibi, kibir gibi kötü ahlâk ile eğri  olan bir kimsenin ağzından çıkan sözler ne kadar güzel, ne kadar doğru olursa olsun yerini bulmaz. Bunu şöyle bir teşbîh ile de îzâh edebiliriz. Nasıl ki tertemiz bir gıdâyı ya da suyu pis bir kaba koysalar, o sudan ya da gıdâdan istifâde edilemezse, kalbi kötü sıfatlarla kirli olan bir insanın da ilminden ve nasîhatinden fayda gelmez. 

Kendi muhtâc-ı himmet bir dede
Nerde kaldı gayrıya himmet ede

www.muzafferozak.com

Listeye geri dön