Süleyman Çelebi Hazretleri ve Vesîletü'n Necât'ı Yazmasının Sebebi

27 Aralık 2014 tarihinde yayınlanmıştır.

mevlid
Süleyman Çelebi Hazretleri 1351 senesinde Bursa'da doğdu. Babası Sultan Birinci Murâd Hân'ın vezîrlerinden Ahmed Paşa, dedesi ise Orhan Gazi'nin pek sevdiği ve hürmet ettiği Şeyh Mahmûd Efendi Hazretleridir. Orhan Gazi'nin halkı bu zâtın ilminden faydalandırmak için, İznik'de bir medrese inşâ etdirdiği bilinmektedir. Şeyh Mahmûd Efendi'nin Orhan Gazi'ye silah arkadaşlığı etdiği de rivâyet edilmektedir.

Süleymân Çelebi, Bursa'da asrının ileri gelen âlimlerinden ilim tahsîl etti. Zâhirî ilimlerde kemâle erdiği gibi Emîr Sultan Hazretlerine intisâb ederek, maneviyatda da kemâle ererek mürşidine halîfe oldu. Önce, Sultan Yıldırım Bayezid zamânında Dîvân-ı Hümâyûn İmâmı, sonra da Emîr Sultan Hazretlerinin tavsiyesi ile, inşâsı 1400 senesinde tamamlanan Bursa Ulu Câmii'nin imâmetine ta'yîn edildi. Süleyman Çelebi Hazretleri'nin meşhûr eseri Vesîletü'n-Necât'ı yazmasına sebeb olan hâdise de Ulu Câmi'deki bu vazîfesi esnâsında meydana gelmişdir. Şöyle ki;


Birgün İranlı bir vâiz, bu câmide va'zederken, Bakara Sûresi'nin 285. âyet-i kerîmesindeki; (Lâ nüferriku beyne ahadin min rusulih / Biz Allah'ın peygamberlerinden hiç birinin arasını ayırd etmeyiz) meâlindeki bölümün tefsîrinde, "Hazret-i Muhammed ile Hazret-i Îsâ arasında hiçbir farklılık veya üstünlük yokdur." diye tefsîr eder. Cemâat arasında bulunan bir zât dayanamayıp ayağa kalkar ve "Ey câhil! Sen tefsîr ilminde yayasın. Hiç peygamberler arasında üstünlük farkı olmaz olur mu? Elbette peygamberimiz Muhammed aleyhisselâm, bütün peygamberlerden daha üstündür. Burada fark yokdur demek, nübüvvet ve risâlet yönünden fark yokdur demekdir. Fazîlet ve mertebe bakımından değildir. Burada "Birinin peygamberliğini kabûl edip, diğerini kabûl etmeyerek aralarında bir ayrılık gütmeyiz, herbirini kendi derecelerine göre peygamber olarak kabûl ederiz" buyurulmakdadır. Bundan, derece ve fazîletleri aynıdır ma'nâsı çıkmaz. Bunun isbâtı ise, yine Bakara Sûresi'nin 253. âyet-i kerîmesidir. Burada meâlen; "O peygamberlerin bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık." buyrulmaktadır. Görüldüğü gibi, bu iki âyet-i kerîme, bizim âlimlerimizin tefsîr ettiği gibi birbirlerini doğrulamakdadır. Hâlbuki, senin bozuk düşüncene göre birbirlerini tekzîb etmektedir ki, hâşâ bu olamaz!" gibi pekçok sözler söyler ve pekçok delîller getirir. Bütün bunlara şâhid olan Süleymân Çelebi, bu hâdiseden çok müteessîr olmuş ve meşhûr eseri "Vesîletü'n-Necât"ı yazmaya başlamışdır. Süleyman Çelebi Hazretlerinin bu hâdiseden müteessir olarak bedâheten söylediği ilk beyt şudur :



Ölmeyüp Îsâ göğe bulduğu yol
Ümmetinden olmak içün idi ol

Buna aşağıdaki beytleri eklemiş ve duyan herkes bu beyitleri pek beğendiği için şevke gelerek eserini süratle tamamlamışdır.


Dahî hem Mûsâ elindeki asâ
Oldu anın izzetine ejderha

Çok temennî kıldılar Hakk'dan bular
Kim Muhammed ümmetinden olalar

Gerçi kim bunlar dahî mürsel durur
Lâkin Ahmed efdal ü ekmel durur

Zîrâ efdallığa ol elyak durur
Anı öyle bilmeyen ahmak durur

Eserin yazıldığı yer ve târihi de Süleyman Çelebi eserin sonuna doğru şu şekilde zikretmektedir : 
Hem sekiz yüz on ikide târihi
Bursa'da oldu tamam bu ey ahî

Eserin dili sâde fakat uslûbu son derece tesirlidir. Bu sebebledir ki, ondan sonra bu tarzda pekçok eser yazılmış olmasına rağmen, hiçbiri bu eserin şöhretine erişememişdir. Eser sehl-i mümteni' kabûl edilmişdir.

Süleyman Çelebi Hazretleri'nin Bursa Çekirge'deki Kabr-i Şerîfi
Hayatı hakkında pek az bilgimiz olan Süleymân Çelebi Hazretleri, 1422 senesinde Hakk'a yürümüş ve irtihâline "Rahâtü'l Ervâh" ile târih düşürülmüşdür. Kabr-i Şerîfi Bursa'da Çekirge yolu üzerinde eski Kaplıca yolu ke­narındaki Yoğurtlu Baba Zaviyesi önündeki sırtın üzerindedir. Allah şefâatlerine nâil eylesin.

Listeye geri dön