5 Temmuz 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Zenginliği ile meşhûr Yûsuf Kâmil Paşa'nın hanımı Zeynep Hanım, Sultan Abdülazîz'i konağına iftara davet etmiş. Pâdişâh "Diş kirâsı verirseniz gelirim" demiş. Zeynep Hanım "Neyimiz varsa hepsi sizin, siz yeter ki gelin pâdişâhım" diye cevap vermiş. Sultan Abdülazîz cennetmekân, bir akşam Zeynep Hanım'ın konağına iftara gelmiş. Büyük bir iftar ziyâfeti verilmiş. İftardan sonra, Zeynep Hanım o güne kadar biriktirdiği ne kadar mücevherâtı, incisi, pırlantası, zümrüdü, elması varsa hepsini bir altın tepsiye doldurmuş, üstüne de yazma bir Kur`ân-ı Kerîm koymuş ve pâdişâha diş kirâsı olarak takdîm etmiş. Pâdişâh tepsiye bakmış ve sadece üstte duran Kur`ân-ı Kerîm'i almış, "Bize diş kirâsı olarak bu yeter demiş" ve mücevherlerin hepsini iâde etmiş.
Zeynep Hanım, o Kur`ân-ı Kerîm'i Kazasker Mustafa İzzet Efendi'ye iki bin altına yazdırmış. O mushaf, dönüp dolaşıp, kitapçı olmam münâsebetiyle, bana gelmesin mi! O vakitler kimse yazmalara, levhalara filan kıymet vermiyordu. Bir kimsenin evinde yazma mushaf ya da levha varsa sanki bir kobra yılanı varmış gibi hemen ondan kurtulmaya çalışıyordu. Herkes elindekini satmaya çalışıyordu. Bu yüzden de olur olmaz her yazmaya para vermiyorlardı. Zeynep Hanım'ın iki bin altına yazdırdığı o Kur`ân-ı Kerîm, benim elime o günün parasıyla dört bin liraya geçdi. Durdu, durdu, durdu, kimse almadı. O kadar zaman geçdi, tek bir müşteri bile çıkmadı. Sonra avdetî Avukat Halil Bey, dört bin liraya aldı. Bu alışverişden hiç para kazanmadığım halde Halil Bey'e medyûn-i şükrân oldum çünkü senetlerim vardı, ödeyemiyordum. Sonra Halil Bey, o mushafı Topkapı Sarayı Müzesine hediye etti.