Sultan Abdülmecid'in Ravza-yı Mutahhara'ya Gönderdiği Şamdanlar

17 Ocak 2023 tarihinde yayınlanmıştır.

Ravza-yı Mutahhara

Vaktiyle ecdâdımızın Ravza-yı Mutahhara'ya çok kıymetli eşyâlar gönderdiklerinden ve bunların bir kısmının birinci dünya harbinde çalınma yâhud tahrîb olma ihtimâline karşı İstanbul'a getirildiğinden bahsetmişdik. İşte bu şamdanlar da 19. asırda Medîne-i Münevvere'ye gönderilen ve sonra geri getirilen eşyâlar arasındadır. Hâlen Topkapı Sarayı Müzesinde teşhîr ve muhâfaza edilmekde olan bu şamdanlar Hazret-i Peygamber'in Sanduka-i Şerîfi'nin baş ve ayak uçlarına konulmak üzere Sultan Abdülmecid tarafından yapdırılmışdır ve hediye edilmişdir. Fotoğraf sizi yanıltmasın, bu şamdanların boyu tam bir buçuk metredir. Şimdi sıkı durun, bu şamdanlar altın kaplama filan değil, som altından îmâl edilmişdir ve her bir şamdan için 48 kilo saf altın kullanılmışdır. Yani toplam 96 kilo altın harcanmışdır bunlar için. Üstelik üzerleri pırlantalarla süslenmişdir bu şamdanların. Bir tahminde bulunun isterseniz ama tutturmanız zor. Çünkü tam 16.282 aded pırlanta kullanılmışdır bu şamdanları süslemek için. İnsanın aklı almıyor, değil mi? Mir`âtü'l-Harameyn sâhibi Eyüp Sabri Paşa'nın beyânına göre bu şamdanlar 300.000 mecidî altına mâl edilmişdir. Bugünün parasıyla en az 3 milyar lira demekdir bu.

Burada bir de ibretlik hâdise var. Bu şamdanlar Medîne-i Münevvere'ye gönderileceği zaman, Abdülmecid Hân, bu işe memûr etdiği Mâbeyn-i Humâyûn hademesinden Miralay İbrahim Bey'i huzûruna çağırtarak ona demiş ki, "İbrâhim Bey, Hücre-i Muattara'ya vâsıl olduğun zaman, 'Yâ Resûlallah, bunlar ümmetinden günahkâr Abdülmecid'in hediyyesi olup, lutfen kabûl buyurmanızı ricâ eder' demelisin". Bunu bizzat Miralay İbrahim Bey anlatmışdır. 

Şamdanların detaylarına bakacak olursak, en üstde, 40 cm çapında dilimli mumluk tablaları, bunların altındaki boyun kısmında elmaslarla bezeli yedişer çiçek paftası vardır. Boyun üzerinde yer alan şemsiye şeklindeki kısımların üstleri ışık demetlerini andırır şekilde pırlanta dizileriyle süslenmişdir.  Ayrıca her iki şamdanda da çok sayıda elmas kullanılmışdır. Armûdî şekildeki alt bölümde, pırlantalarla çevrili madalyonlar yerleşdirilmişdir. Şamdanların bir yüzünde, Sultan Abdülmecid'in tuğrası, diğer yüzünde ise şu manidâr manzûme yer alır :

Leyle-i zî-kadr-i İsrâ'da Cenâb-ı Mustafâ
"Kurb-i ev ednâ"yı rûşen eyledi mehtâb-var
Bir yegâne şem'-i vahdetden vücûd-i pâki kim
Âleme envâr-ı tevhîd oldu el-hak âşikâr
Şem'adân takdîmi ile ravza-i pür-nûruna
Eylesin makbûl ihlâsın Cenâb-ı Girdigâr
Hizmetinde ol şehinşâhın ilâhî tâ ebed
Eylesin Abdülmecid ihlâsı ile iftihâr

Aşağıda büyütülmüş hâlini göreceğiniz bu manzûmenin altında târih 1273 olarak kaydedilmişdir. 
Bu şamdanlar Türbe-i Saâdet'e vaz' edildikden sonra bir de merâsim ihdâs olunmuşdur ki buna da Mum Alayı tabîr etmişlerdir. 18. asrın sonunda Medîne-i Münevvere'de bir müddet mücâvir olan Şikârîzâde Ahmed Efendi Tayyibetü'l-Ezkâr nâmındaki eserinde bu merâsimi şöyle anlatır :
Vaktâ ki, terâvih tamâm olur, sonra mum alayı olur. O dahi bir acâib resmdir. Çün ki her gece iki altun kebîr şamdan ile balmumu Hücre-i Saâdet'de yanar. Ammâ Ramazân-ı Şerîf'e mahsûs sekiz şamdan vardır. Onlar dahi otuz gece yanar. Her gece o şamdanları bade't-tervîha âdâb ve ta'zîm ile alay edüp, âhir-i Harem'de mum hazînesine götürürler. Bir garîb erkândır. Ve bu Hücre-i Şerif'den mumları çıkarmağa birkaç gün evvel tezkire verirler. Dâhil-i tezkire olmayan bu hizmete nâil olamaz. Zîrâ herkesi dâhil-i tezkire etmezler. Ayân u eşrâf u ulemâ ve müderrisîn ü eimme vü hutabâ ve hâkim-i belde vü hâkime müte'allik olanlara mahsûsdur. Hamden lillâhi teâlâ bi himmeti evliyâullah, bu bîçâre o hizmet-i celîle ile şerefyâb oldum. Kâdî-i Belde'ye te'allukum sebebiyle hâdim-i Resûlullah oldum.

Malûm ola ki, evvelâ Şeyhu'l-Harem ve Nâib-i Harem bol yenli birer ferâce ve üzerinden Tarîk-i Sa'diyye nukebâsı gibi birer şal bağlayıp, uçlarını kıvırırlar. Cümlesi bu kıyâfetle Hücre-i Sa'âdet'in kapısına cem olurlar, ki ona Bâb-ı Şâmî derler. Ağalar tarafında meydana karşıdır. İçeriden nöbetçi ağalar gelir, kapıyı küşâd ederler. Badehû Şeyhu'l-Harem ve Nâib-i Harem ikisi Hücre-i Şerîf'e girerler. Mâ-bâkisi kapıda salât u selâmla muntazır olurlar. Şeyhu'l-Harem ve Nâib-i Harem iki kebîr altun şamdanı alup ta'zîm ile mum hücresine götürürler. Bâkî Ramazan'a mahsûs olan sekiz adet şamdanı birer ağa, ta'zîm ile getirüp, Bâb-ı Hücre-i Şerîf'de o hizmet-i celîleye bâ-tezkire memûr olan zevât 'alâ merâtibihim tezkiresinde kaçıncı mum yazar ise onu ta'zîm ile alup salât ü selâm ederek dizilirler. O vakit Harem-i Şerif'de yanan mihrâb ve muvâcehe mumlarını ferrâşîn birer birer alıp, cümlesi gelip alaya dizilirler. Hücre-i Şerîf mumları ileri ve Harem-i Şerîf mumları ardınca gitmeye başlar. İki tarafında otuz kırk ağa ferâce ile dört eli asâlı çorbacı önünde ağır ağır tazîmle mum hazinesine giderken müezzinlerden biri Hücre-i Şerîf'e karşı bir yüksek yerde bülend-i âvâz ile ağır ağır Efendimiz aleyhi's-salâtu ve's-selâmı vasfa başlar. Badehû salât u selâm ve ashâb-ı güzîn efendilerimizi yâd etdikten sonra pâdişah-ı Dîn-i İslâm'a ve huccâc-ı Beyti'l-Harâm'a ve sâir erkân-ı dîn ü Devlet-i Aliyye'ye ve cemî'-i Ümmet-i Muhammed'e duâ edip Fâtiha oluncaya kadar mumlar hurma bahçesine varır. O mahalde sıbyân-ı Medîne karşı gelip, ellerinden mumları alıp süratle koşarak mum hazinesine götürürler. Badehû herkes mahallerine giderler. Lâkin bu meclis bir rütbe safâlıdır ki hiç kâle gelmez. Bir kerre görenin hayâli gözünden gitmez. Allahu Azîmu'ş-Şân gitmeyenlere rü'yet ve bu fakîre tekrârını nâsib eyleye. Âmîn.

Abdülmecid Hân'ın babası Sultan Mahmud-i Adlî de Ravza-yı Mutahhara'ya kıymetli şamdanlar göndermişdir. Aşağıdaki beyitler de bu vesîle nazm edilmişdir : 

Şamdan ihdâya eyledim cür'et ya Resûlallah
Murâdımdır 'ulyâya hizmet yâ Resûlallah
Değildir ravzaya şâyeste destâviz-i nâçîzim
Kabûl eyle kıl ihsân u 'inâyet yâ Resûlallah
Kimim var Hazret'inden gayrı hâlim eyleyem i’lâm
Cenâbındandır ihsân u mürüvvet yâ Resûlallah
Dahîlek el-emân sad el-emân dergâhına düşdüm
Terahhüm kıl bana eyle şefâ'at yâ Resûlallah
Dü 'âlemde kıl istishâb Hân-ı Mahmûd-i Adlî'yi
Senindir evvel ü âhirde devlet ya Resûlallah
Listeye geri dön