17 Ocak 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Vaktâ ki, terâvih tamâm olur, sonra mum alayı olur. O dahi bir acâib resmdir. Çün ki her gece iki altun kebîr şamdan ile balmumu Hücre-i Saâdet'de yanar. Ammâ Ramazân-ı Şerîf'e mahsûs sekiz şamdan vardır. Onlar dahi otuz gece yanar. Her gece o şamdanları bade't-tervîha âdâb ve ta'zîm ile alay edüp, âhir-i Harem'de mum hazînesine götürürler. Bir garîb erkândır. Ve bu Hücre-i Şerif'den mumları çıkarmağa birkaç gün evvel tezkire verirler. Dâhil-i tezkire olmayan bu hizmete nâil olamaz. Zîrâ herkesi dâhil-i tezkire etmezler. Ayân u eşrâf u ulemâ ve müderrisîn ü eimme vü hutabâ ve hâkim-i belde vü hâkime müte'allik olanlara mahsûsdur. Hamden lillâhi teâlâ bi himmeti evliyâullah, bu bîçâre o hizmet-i celîle ile şerefyâb oldum. Kâdî-i Belde'ye te'allukum sebebiyle hâdim-i Resûlullah oldum.
Malûm ola ki, evvelâ Şeyhu'l-Harem ve Nâib-i Harem bol yenli birer ferâce ve üzerinden Tarîk-i Sa'diyye nukebâsı gibi birer şal bağlayıp, uçlarını kıvırırlar. Cümlesi bu kıyâfetle Hücre-i Sa'âdet'in kapısına cem olurlar, ki ona Bâb-ı Şâmî derler. Ağalar tarafında meydana karşıdır. İçeriden nöbetçi ağalar gelir, kapıyı küşâd ederler. Badehû Şeyhu'l-Harem ve Nâib-i Harem ikisi Hücre-i Şerîf'e girerler. Mâ-bâkisi kapıda salât u selâmla muntazır olurlar. Şeyhu'l-Harem ve Nâib-i Harem iki kebîr altun şamdanı alup ta'zîm ile mum hücresine götürürler. Bâkî Ramazan'a mahsûs olan sekiz adet şamdanı birer ağa, ta'zîm ile getirüp, Bâb-ı Hücre-i Şerîf'de o hizmet-i celîleye bâ-tezkire memûr olan zevât 'alâ merâtibihim tezkiresinde kaçıncı mum yazar ise onu ta'zîm ile alup salât ü selâm ederek dizilirler. O vakit Harem-i Şerif'de yanan mihrâb ve muvâcehe mumlarını ferrâşîn birer birer alıp, cümlesi gelip alaya dizilirler. Hücre-i Şerîf mumları ileri ve Harem-i Şerîf mumları ardınca gitmeye başlar. İki tarafında otuz kırk ağa ferâce ile dört eli asâlı çorbacı önünde ağır ağır tazîmle mum hazinesine giderken müezzinlerden biri Hücre-i Şerîf'e karşı bir yüksek yerde bülend-i âvâz ile ağır ağır Efendimiz aleyhi's-salâtu ve's-selâmı vasfa başlar. Badehû salât u selâm ve ashâb-ı güzîn efendilerimizi yâd etdikten sonra pâdişah-ı Dîn-i İslâm'a ve huccâc-ı Beyti'l-Harâm'a ve sâir erkân-ı dîn ü Devlet-i Aliyye'ye ve cemî'-i Ümmet-i Muhammed'e duâ edip Fâtiha oluncaya kadar mumlar hurma bahçesine varır. O mahalde sıbyân-ı Medîne karşı gelip, ellerinden mumları alıp süratle koşarak mum hazinesine götürürler. Badehû herkes mahallerine giderler. Lâkin bu meclis bir rütbe safâlıdır ki hiç kâle gelmez. Bir kerre görenin hayâli gözünden gitmez. Allahu Azîmu'ş-Şân gitmeyenlere rü'yet ve bu fakîre tekrârını nâsib eyleye. Âmîn.
Abdülmecid Hân'ın babası Sultan Mahmud-i Adlî de Ravza-yı Mutahhara'ya kıymetli şamdanlar göndermişdir. Aşağıdaki beyitler de bu vesîle nazm edilmişdir :