24 Mayıs 2016 tarihinde yayınlanmıştır.
Vaktiyle pâdişahlar zaman zaman tebdîl-i kıyâfet ederek halkın arasına karışırlarmış. Acaba göremediğimiz ne gibi kusurlarımız var, halkdan işitelim de kendimize çeki düzen verelim diye. Halkı yakalmak için değil ha! Kusurlarını düzeltmek için. Hemen hak diyenin ağzını kırmazlar, kendi noksanlarını düzeltirlermiş. Tabii resmî kıyâfetle olunca herkes tanır ve korkar, şikâyetini söyleyemez ama sivil olunca herkes rahat rahat derdini anlatır.
Sultan Mahmud bir gün tebdîl-i kıyâfet ederek leblebici kılığına bürünmüş ve Bayezid'deki imâretin oraya gelmiş. Orada bir eskiciyi gözüne kestirip onun yanında durmuş ve cigarayı çıkarıp sarmış, leblebileri de ortaya koymuş. Sonra eskiciye dönerek şöyle sormuş : "Selîm-i Sâlis Efendimiz zamanı mı daha iyi idi, Mahmûd-i Sânî Efendimiz zamanı mı daha iyi?". Eskici Baba "Bana ne ulan" diye başlayıp "Selim'in de anasını, Mahmud'un da avradını..." diye sunturlu küfürler savurmaya başlayınca pâdişah hayretler içinde kalır fakat hızla kendisini toplar ve hiçbir şey olmamış gibi sorar, "Eskici Baba! Neden böyle küfrediyorsun? Ne fenâlıklarını gördün ki?" Eskici, "Bana ne be!" demiş, "O indi o çıkdı. Onun zamanında da ben bir garip eskiciydim, bunun zamanında da aynı eskiciyim".