Sülûkün Üç Safhası

8 Ocak 2024 tarihinde yayınlanmıştır.

Tezkiye-i Nefs


Sôfiyyenin ileri gelenlerinden Bâyezid-i Bestâmî Hazretleri diyor ki :

Nefsimi mağlûb etmek için on iki yıl uğraşdım. Beş senem de kalb aynasındaki pasları silmek ve onu parlatmakla geçdi. Bir sene kadar da kalb aynasıyla nefs arasına nazar kıldım. Bakdım ki ikisi arasında bir zünnâr var. O zünnârı koparıp atıncaya kadar tam beş sene uğraşdım durdum. Nihâyet bana mükâşefe kapıları açıldı. Bir de ne göreyim, bütün beşeriyyeti ölü hâlde gördüm. Bunun üzerine dört tekbîr getirdim.

Seyr ü sülûkün ilk safhası nefsi terbiye etmekdir. Sâlik, evvelâ nefsini mağlûb etmeli, onu mahkûmiyyeti altına almalıdır. Bu pek kolay bir iş değildir. Zîrâ nefs çok çetin bir düşmandır, yedi başlı ejderhâ gibidir, bir başını koparsan diğer başlarıyla hücûma geçer. Üstelik hîleleri de çokdur, bir mürşid-i kâmilin yardımı olmadan bu hîleleri farketmek mümkün değildir. Nefsi mağlûb etmek için dâimâ nefsin hilâfına hareket etmek gerekir. Nefsin yemek mi istedi, yemeyeceksin, uyumak mı istiyor, uyumayacaksın, konuşmak mı istedi, konuşmayacaksın. 

İkinci iş, kalbi tasfiye etmekdir. Bu da kalbdeki şeytânî sıfatları çıkarmakla olur. Bunların belli başlıları kibir, ucub, riyâ, hased, gadab, hubb-i mâl ve hubb-i câhdır. Bu iş hakîkaten çetin bir işdir. Kibrini kırarsın, ucub baş gösterir. Ucubdan kurtulursun gadab baş gösterir. Gadabdan kurtulursun, mal sevgisi, evlad sevgisi yolunu keser. Onlardan da kurtulursun makâm sevgisi sana mâni olur. O yüzden çokları bu işe muvaffak olamamışdır. Yani tasfiye-i kalb öyle her babayiğidin harcı değildir.

Üçüncü iş, enâniyetden yani benlikden kurtulmakdır. Bu iş, ilk ikisinden daha müşkildir, daha zahmetlidir. Hazret'in zünnâr dediği işte bu benlik hicâbıdır. O benlik yok mu o benlik! Ne büyük belâdır o, ne büyük hicâbdır. Niceleri buraya takılıp kalmışdır. Baksanıza Bâyezid gibi bir velî bile beş sene uğraşmış bu hicâbı kaldırmak için. 


Listeye geri dön