Sünbül Efendi Dergâhında 10 Muharrem

3 Kasım 2014 tarihinde yayınlanmıştır.

Muharrem
 
Üsküdar'lı Osman'ın 19.yüzyılın ikinci yarısındaki hâliyle 
Sünbül Efendi Tekkesi'nin avlusunu gösteren tablosu

Tarîkatların ve özellikle Halvetiyye tarîkatının İstanbul'daki gelişiminde çok önemli bir yeri olan bu dergâh, Bizans dönemine ait bir manastırın Sultan II.Bayezid döneminde cami ve tekkeye dönüştürülmesi suretiyle kurulmuşdur...Hem külliyenin hem de tekkenin bânîsi Koca Mustafa Paşa adı ile tarihe geçen  Kapıcıbaşı Hacı Mustafa Ağa'dır.

Koca Mustafa Paşa Külliyesi'nin bünyesindeki bu dergâh, Şeyh Cemâleddin Halvetî ve Şeyh Sünbül Efendi kaddesallahu esrârahum Hazretlerinin İstanbul'daki ilk Halvetî şeyhleri olmaları ve bu dergâhın İstanbul'un en kıdemli pîr evi (âsitâne) olmasından ötürü, yalnız Sünbüliyye ve Halvetiyye'nin değil İstanbul'daki bütün tarîkatların/tekkelerin merkezi kabul edilirdi.
Sâlih Mollla Aşkî'ye atfedilen tabloda Dâye Hâtûn, 
Çifte Sultanlar ve Sünbül Efendi türbeleri
Seyyidü'ş Şühedâ Hazret-i Hüseyin radıyallahu anh Efendimizin kızları veya torunları olarak kabul edilen Çifte Sultanlar'ın adına burada bir makamın bulunmasından dolayı, Sünbül Efendi Tekkesi muharrem ayında müstesna bir mevkiye sahip olmuştur. 10 Muharrem sabahı, İstanbul'daki bütün Sünbülî tekkelerinin şeyhleri ve ileri gelen mensupları, Sünbüliyye'nin ikinci önemli merkezi olan Merkez Efendi Külliyesi'nin hamamında topluca yıkanıp, Merkez Efendi Dergâhında sabah namazlarını edâ ettikten sonra, Kerbelâ şehidlerine mersiye okuyarak tekbîr ve tehlîl getirerek, kâfile hâlinde Sünbül Efendi Tekkesi'ne gelirler ve burada edâ edilen öğle namazını müteâkip icrâ edilen mevlid ve mersiye cemiyetine katılırlardı...Bu meclisde başta bestesi Zâkirî Hasan Efendi'ye âit olan Nühüft makamında Yazıcıoğlu Mersiyesi olmak üzere birçok mersiyeler okunurdu.

Bir başka âdet de, her sene Muharrem'in onunda halka su dağıtılması idi ki bu hususda elimizde çok kıymetli bir arşiv belgesi var. Bu belge, Hazret-i Pîr Nureddin Cerrâhî Âsitânesi Postneşîni İbrahim Fahreddin Efendi Hazretlerinin el yazısı ile tuttuğu bir nota aittir. Bu notta Fahreddin Efendi Hazretleri, bu âdetin menşe'ine dâir iki rivâyeti naklediyorlar. Şöyle ki;

Fahreddin Efendi Hazretlerinin
El Yazısı İle Tuttuğu Not
Aşr-ı Muharremü’l Haram’da Koca Mustafa Paşa Hankâhında kuyudan herkeslere desti, şişe ve sâir kablarla su tevzi’ olunur, herkes kemâl-i hürmetle birbirini çiğneyerek hücûm ederler, sabahdan akşama kadar bu hâl devam eder. Hastalar için âyet-i şifâ menzelesinde kabûl olunur. Bunun sebeb-i illeti; Hazret-i Pîr Yûsuf Sünbül Sinân Hazretlerinin gasil suyu olup bir kab derûnunda medfûn oldukları türbesinde ağzı kapalı olarak hıfz olunarak beher sene Aşr-ı Muharrem gecesi o kab derûnunda bulunan sudan bir mikdâr dergâh-ı mezkûra su tevzi olunan kuyuya dökerler, dökülen mikdâr yine mezkûr su kabının içine doldurup ağzını kapayıp mahalline vaz’ ederler.


Diğer bir rivâyete nazaran, ki hakîkat de bu olsa gerekdir, İmâm-ı Suyûtî Hazretlerinin te’lîf ettiği bir risâlesinde, Koca Mustafa Paşa Hankâh-ı Şerifinde zincirli servi dibinde medfuneyn, Hazret-i Ca’fer ile İstanbul’a teşrîf edip risâle-i mezkûreden beyan olduğu vechile, esir düşüp Kostantiniyye Tekfuru oğluna tezvic etmek teklifiyle, ikisi birbirine kavuşmak sûretiyle bir gece bu teklifden abâ vü cedd-i pâkine  ilticâ ile o anda irtihal-i dâr-ı cinân eyleyen Sıbteyn-i Kerîmeyn-i Muhteremeyn Hazerâtının gasil suları, Kızlar Kilisesi tabir olunan hankâhda  mahfûz olmağın İstanbul fethinde Sultan Mehmed Han Hazretlerine teberrüken teslim olmakla, ilerde hankâh-ı mezkûrda hıfz olunmak üzere hibe idüb, şimdi Aşr-ı Muharremü’l Haram’da kuyudan tevzi’ olunan suya bir mikdar dökülmektedir. Sıbteyn Hazerâtının kudûmunu kendileri ve memleketleri için hayr olarak telakki eden Kostantiniyye Tekfuru,  teklif-i vakıa’dan dolayı nedâmet etmiş ise de iş işten geçmiş olmasıyla mübarek gasil sularını hıfz etmeyi bir dereceye kadar mûcib-i necat add idüb mahall-i mezkûrda hıfzını  emr etmiş ve ba’de  ba’d İstanbul fethinde ber-vech-i meşrûh Sultan Mehmed’e teslim olunmuşdur. Aşr-ı Muharremü’l Haram’da tevzi’i, Hazret-i Sünbül’ün gasil suyu olmasından ziyâde Sıbteyn Hazerâtının gasil suları olduğunu îmâ eder.

Rami Uluer'in 1966 yılında, gözlemlerine hayalini de katarak,
suluboya ile yaptığı resimde Sünbül Efendi Dergâhı'nın avlusu
İstanbul'da Halvetiyyenin diğer kollarına bağlı âsitânelerin şeyhleri başta olmak üzere hemen bütün tarîkatlara mensup ileri gelen şeyhlerin ve dervişlerin yani "meşâyih-i kirâm ve kudemâ-i dervîşân"ın davet olundukları bu ihtişamlı tören, tekkenin mutfağında pişirilen aşûrenin yenmesi ile devâm eder, yatsı namazından sonra "kelime-i tevhîd zikri" ve "devrân"  ile son bulurdu. İstanbul'da "ehl-i sünnet" ve "muhibb-i ehl-i beyt" olan tarîkat mensuplarını senede bir kere Sünbül Efendi Tekkesi'nin çatısı altında toplayan bu güzel âdet, eski ihtişâmını kaybetse de, günümüzde de devam etmektedir...Bu güzel âdetin kesintisiz bugüne kadar devâm etmesinde, Muzaffer (Ozak) Efendi Hazretleri'nin büyük himmeti olmuştur.
Sünbül Sinân Hazretlerinin ism-i şerîfi
Bu meclisler hakkında bir fikir verebilmek adına, sizi oldukça eski yıllara götürüp, arşivimizdeki kayıtlardan bazılarını dinletmek istiyoruz. Bu kayıtlar Sünbül Sinan Hazretlerinin Dergâhında, 1981,1982 ve 1985 yılları 10 Muharrem meclislerinde yapılan kayıtlardır. Artık çoğu rahmet-i Rahmân'a kavuşmuş, yerleri doldurulamayan çok kıymetli hâfız ve mersiyehânların bulunduğu bu meclislerde okunan mersiye ve ilâhilere âit bilgilere aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz.

Muzaffer Efendi · Mevlid-i Şerîf - 7 Kasım 1981 - Aşr-ı Muharrem
Muzaffer Efendi · Mevlid 27 Ekim 1982 Aşr-ı Muharrem
Muzaffer Efendi · Mevlid-i Şerîf - 24 Eylül 1985 - Aşr-ı Muharrem
Listeye geri dön