31 Aralık 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Meşhûr Osmanlı âlimi Kemalpaşazâde merhûm, ilmi ile temâyüz edip de şöhret ve makâm sâhibi olunca kendisine büyük bir gurûr gelmiş. Öyle ki, tıpkı mütekebbirler gibi makâmında yayılarak oturmaya ve huzûruna çıkanlara tepeden bakmaya başlamış. O devrin büyük mürşidi, Sünbül Sinân Velî, onu irşâd etmek için, şeyh kisvesini çıkarıp bir köylü kıyâfetine bürünerek huzûruna çıkmış. Zâten herkese tepeden bakan Kemalpaşazâde, fakîr bir köylü görünümündeki muhâtabını hepden küçümseyerek yattığı yerden ona ne istediğini sormuş. Hazret, "Efendi Hazretleri bir müşkülüm var da, onu halletmeye geldim" demiş. Kemalpaşazâde, "Nedir müşkülün bakayım?" diye sorunca, Hazret, "Allah'ın ilmi mi çok, Peygamber'in ilmi mi çok?" demiş. Kemalpaşazâde, "Onu bilemeyecek ne var. Elbette Allah'ın ilmi çokdur" deyince Hazret-i Şeyh, "Canım öyle söylüyorsun ama benim kafam bunu almaz, sen bunu benim anlayabileceğim gibi anlat" demiş. Kemalpaşazâde biraz doğrulup, eline kağıt kalem almış ve kağıdın ortasına bir dâire çizmiş ve "Bak" demiş "Bu dâirenin içindeki muhât ilim Peygamber'in ilmi, dâirenin dışında kalan nâ-mütenâhî yani muhît olan ilim ise Allah'ın ilmidir". Hazret-i Şeyh "Hah! Hay Allah râzı olsun. O kadar güzel anladım ki" demiş ve hemen ikinci suâlini sormuş, "Pekâlâ, Resûl-i Ekrem'in ilmi bu kadar, Allah'ın ilmi de nâ-mütenâhî, Hazret-i Peygamber'in ilmine göre diğer peygamberlerin ilmi ne kadar?" demiş. Kemalpaşazâde, çizdiği ilk dâirenin içine küçük bir dâire daha çizmiş ve "Bak işte peygamberlerin ilmi de bu kadardır" demiş. Hazret, "Peki, onların ilmine göre ulemânın ilmi ne kadardır?" diye sormuş. Kemalpaşazâde, en ortaya bir nokta koymuş, "Bak işte bütün ulemânın ilmi de bu nokta kadardır" demiş. Hazret-i Şeyh, "Hay Allah razı olsun, o kadar güzel anlatdın ki, kimse bunu bana böyle anlatamadı. Şimdi son bir suâlim daha var. Zât-ı âlînize bu noktada ne kadar hisse düşüyor?" demiş. Öyle deyince, Kemalpaşazâde muhâtabının bir köylü olmadığını anlamış ve hemen toparlanmış, oturuşunu düzeltmiş. Hazret-i Şeyh, "Edebini takın! Kulağından tutar atarız seni bu makâmdan" demiş. Meğerse gelen Sünbül Sinân Hazretleriymiş. Kemalpaşazâde, bu hâdiseden sonra Hazret'e bende olmuş.