4 Ocak 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Sûre-i Fâtiha, ma'nâ bakımından Kur`ân'a denkdir yani bütün ma'nâ-yı Kurâniyye Fâtiha'da cem olmuşdur demişdik. Onun için bu sûre-i celîlenin esrârına ve hakâyıkına nihâyet yokdur demişdik. Bunlar arasında öyle bir sır vardır ki hakîkaten şâyân-ı hayretdir ve câlib-i dikkatdir. Tefekküre vesîle olması bakımından sizlere bunu arz edeceğim.
Kur`ân-ı Kerîm Allah'ın kelâmı olmasına rağmen, Fâtiha Sûresindeki bazı âyetler, kulun dilinden çıkmış gibidir. Meselâ "iyyâke na'büdü" demek "Yâ Rabbi biz ancak sana ibâdet ederiz" demekdir. Bu ma'nâya göre bu âyetin başında "kul/de ki" veya "kâlû/dediler" yâhud "yekûlûne/derler ki" gibi bir ifâde olması gerekir. Nitekim Kur`ân-ı Kerîm'in bir çok yerinde buna benzer âyetler pek çokdur. "Kul hüvallahu ehad", "Kul eûzü bi rabbi'l-felak, "Kul eûzü bir rabbi'n-nâs" gibi. Acaba Fâtiha'da niçin böyle değildir?
Bu sırrı çözen, Kur`ân'ın en büyük sırlarından birini de çözmüş olur.