Sûre-i Fâtiha'nın Mâhiyeti Fazîleti ve Esrârı

1 Ocak 2021 tarihinde yayınlanmıştır.

Sure-i Fatiha

Sûre-i Fâtiha, Kur`ân-ı Kerîm'in ilk sûresi olup, sûreler arasında müstesnâ bir mevkii vardır. Zîrâ bu sûre-i celîle, Kur`ân-ı Kerîm'in hem özü, hem önsözü, hem de fihristi mâhiyetindedir. Özüdür, çünkü Kur`ân-ı Kerîm'in ma'nâsı bu sûrede cem olmuşdur. Önsözüdür, çünkü Kur`ân'ı anlamak için önce Fâtiha'yı iyi anlamak lâzımdır. Fihristidir çünkü Kur`ân-ı Kerîm'in her sûresine ve her âyetine delâlet eden bir tarafı vardır.

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri Fâtiha'nın kıymetini şöyle beyân buyururlardı :

Cenâb-ı Hakk, dört kitâbın, yüz suhufun ma'nâsını Sûre-i Fâtiha'ya cem' etmişdir. Sûre-i Fâtiha'nın "sebü'l-mesânî" ve "ümmü'l-kitâb" gibi bir çok isimleri vardır. Namaz kılan mü'minler, sünneti, farzı, vâcibi olarak her gün kırk defa "elhamdülillahi rabbi'l-'âlemîn" diyerek, Allahu Sübhânehû ve Teâlâ Hazretlerine, Allah'ın kendi lisânı ile kendine hamd ederler. Bu sûre-i celîleyi yani Sûre-i Fâtiha'yı okuyan, dört kitâbı, yüz suhufu okumuş gibidir.

Bu sûre-i celîlenin pek çok ismi vardır. Fâtihatü'l-kitâb, Fâtihatü'l-Kur`ân, Ümmü'l-Kitâb, Ümmü'l-Kur`ân, Sebu'l-mesânî, Hamd, Şükr, Duâ, Vâfiye, Kâfiye, Esâs, Kenz, Şifâ, Salât bunlardan bazılarıdır. Malum olduğu üzere, isimlerin çokluğu müsemmânın kıymetini gösterir.

İşte Sûre-i Fatiha bu kadar mühimdir. Bu kadar mühim olduğu içindir ki, müfessirler Fâtiha'nın tefsîrine geniş yer ayırmışlardır. Hattâ bu sûre-i celîle için müstakil eserler kaleme alınmışdır. Bunlardan bazılarını zikredelim :

Râgıb el-İsfahânî'nin Tefsîru Sûreti Fâtiḥati'l-Kitâb'ı, Fahreddin er-Râzî'nin Mefâtîḥu'l-'ulûm'u, Sadreddin Konevî'nin İ'câzü’l-beyân fî tefsîri Ümmi'l-Ḳur`ân'ı, Yâfiî'nin el-Envârü'l-lâiḥa fî esrâri'l-Fâtiḥa'sı, Molla Fenârî'nin 'Aynü'l-A'yân'ı, Zebîdî'nin eṭ-Ṭarîḳatü’l-vâzıḥa ilâ esrâri'l-Fâtiha'sı, Devvânî’nin Tefsîrü'l-Fâtiha'sı, Allâmek el-Bosnevî'nin el-Hâdî'si, Es'ad Erbilî'nin Fâtiha-i Şerîfe Tercümesi,  Habîb b. Ali'nin Kitâbü Miftâḥi'l-Fâtiha'sı, Bâyezid Halîfe'nin Secencelü'l Ervâh ve Nukûşü'l-Elvâh'ı, İsmail Hakkı Bursevî'nin Tefsîr-i Fâtiha'sı, Abdurrahman Sâmi Saruhânî Hazretlerinin Fâtiha Tefsîri bunlardan bazılarıdır.

Fâtiha kelimesi, feth kökünden gelir. Feth, açmak, açıklığa kavuşturmak, sıkıntıları gidermek, müşkülleri çözmek ve başlamak gibi ma'nâlara gelir. Fethe, başlamak ma'nâsı verilirse, Fâtiha, Kur`ân'ın baş tarafı, girişi, evveli, başlangıcı demek olur ki zâten öyledir. Fâtihatü'l-kitâb tesmiyesinin bir hikmeti de budur. Namazda kırâata bu sûre-i celîle ile başlanması da aynı hikmete mebnîdir.

Fâtiha'da her şey mevcûddur. Onda hamd vardır, duâ vardır, zikir vardır, tesbîh vardır, tevhîd vardır. Fâtiha'da abdiyyet de vardır, ulûhiyyet de vardır, insâniyyet de vardır, rubûbiyyet de vardır, dünyâ da vardır, ukbâ da vardır, cennet de vardır, cehennem de vardır, hidâyet de vardır, dalâlet de vardır. Bütün bunların hâsılı ve gâyesi olan marifetullah da Fâtiha'dadır. Cenâb-ı Hakk, zât-ı ulûhiyyetini kullarına Fâtiha ile bildirmişdir. Yani gayb perdesini bu sûre-i celîle ile açmış, feth eylemişdir. Bu sûre-i celîleyi iyi anlayan, ma'nâsına bi-hakkın vâkıf olan kişi, hem Allah'ı tanır, bilir, hem kendisinin niçin yaratıldığını anlar, dünyâya gelmekden maksadın ne olduğunu keşf eder, hâmil olduğu ilâhî esrâra vâkıf olur.

Sûre-i Fâtiha öyle bir iksîr-i a'zamdır ki her derdin devâsı ondadır. Sûre-i Fâtiha öyle bir miftâh-ı muazzamdır ki, bütün kilitler onunla açılır, bütün düğümler onunla çözülür, bütün zorluklar onunla aşılır. Bir işin başında Fâtiha okunursa o iş muhakkak hayırla ve muvaffakiyyetle netîcelenir. Bu yüzden ârifler, her işe Fâtiha ile başlarlar ve Fâtiha ile bitirirler.

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri Sûre-i Fâtiha'nın nasıl bir iksîr-i a'zam olduğunu şöylece beyân buyurmuşlardı :

Dört kitâbın ma'nâsı Sûre-i Fâtiha'da mündemicdir. Tevrat, İncil, Zebûr ve Kur`ân-ı Kerîm'in ma'nâsı Fâtiha'dadır. Yüz suhuf da onun içerisindedir. Peygamber'e yedi sefer inmişdir. Bu Fâtiha mes'elesi çok mühim. Kim indirdi Sûre-i Fâtiha'yı Peygamber'e? Allah. Kimin vâsıtasıyla? Cebrâil'in. Demek ki Sûre-i Fâtiha'yı evvelâ Allah okudu, okuyan O. Bir kimse, Fâtiha'yı Hakk ile berâber okursa, her şey olur demekdir. Sûre-i Fâtiha bu! Yüz suhufun dört kitâbın ma'nâsı bunda olur da, bunun nasıl te'sîri olmaz! Sûre-i Fâtiha, mîzânı da doldurur, mîzândan daha büyük mîzânları da doldurur, ard-ı simsimeyi de doldurur. Sûre-i Fâtiha bu! Ama ağız temiz olmalı, kalb temiz olmalı, tertemiz olmalı. Ağzın temiz olacak, kalbin temiz olacak, Sûre-i Fâtiha'yı zâkir ile mezkûr berâber okuyacaklar.

Bu sûre-i celîlenin tefsîrini muhakkak okuyunuz, hiç değilse elfâzını ve meâlini iyice belleyiniz. Size bir başlangıç olmak üzere, Muzaffer Efendi Hazretlerinin özlü bir Fâtiha meâlini sunuyorum :

"اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ el-hamdü lillahi rabbi'l-âlemîn". Hamd ü senâlar, ibâdetler, tâ'atlar, yücelemeler, hepsi Allah'a mahsûsdur ve Allah içindir. O, âlemlerin rabbi ve hâlıkıdır. 

"اَلرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِۙ er-rahmâni'r-rahîm". O, Rahmân ve Rahîm'dir. Rahmân'dır, bu âlemde bulunan cümle mahlûkâta, yarattıklarına merhamet eder, şefkat gösterir. O, Rahîm'dir, bu âlemden sonraki ebedî âlemde, gene kendine has olan kullarına merhametlidir, lutuf ve fazıl sâhibidir. 

"مَالِكِ يَوْمِ الدّ۪ينِۜ mâliki yevmi'd-dîn". O, kıyâmet gününün sâhibi ve mâlikidir. Bu âlemde, izâfî olarak bize bir çok nimetler verilmiş, bizler bir çok nimetlere sâhib olduğumuzu zannederiz. O, "mâliki yevmi'd-dîn"dir. Yarın o âlemde yani ebedî âlemde, hiç kimse bir mülke, bir mâlikiyyete sâhib olamaz ve değildir, Mâlik ancak O'dur.
"اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُۜ iyyâke na'büdü ve iyyâke neste'înü". İşte bu sıfatlara mâlik olan Allah, biz sana ibâdet ederiz. Seni severiz, senden çekiniriz ve bu ibâdeti yapmak için de senden yardım bekleriz. Senin yardımın olmazsa, sen bizi ibâdetine kabûl etmezsen, biz sana ibâdet edemeyiz. 
"اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَۙ ihdine's-sırâta'l-müstakîm", bizi doğru yolda sâbit-i kadem et, ayaklarımızı sâbit et. Bizleri senin rızâna varan, rıdvânına erişen, cennetine giren, seninle buluşan ve görüşenlerle berâber eyle.

"صِرَاطَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْۙ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّٓالّ۪ينَ sırâta'llezîne en'amte 'aleyhim gayri'l-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn", bizleri senin in'âm u ihsân etdiğin kullarınla aynı sırât üzerine bulundur, bizi gadabına uğramışlardan eyleme. Bizi kulluğunda sâbit-i kadem et, huzûrundan kovma, bizim gönüllerimizi Allah'sız eyleme. Âmîn, duâmızı kabûl eyle. 
Her ne sır Kur`ân'da var 'ilme'l-yakîn
Fâtiha'da bulunur hakka'l-yakîn

www.muzafferozak.com

Listeye geri dön