27 Ekim 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Bir takım insanlar görüyoruz, namaz da kılıyorlar, câmiye de gidiyorlar ama islâm âdâbından, müslüman ahlâkından haberleri yok bunların. Müslümanlığın alâmet-i fârikalarından olan tevâzu gibi, kanâat gibi, ihlâs gibi hasletlerden eser yok bunlarda. Süse püse, şatafata, âlâyişe öyle düşkünler ki görgüsüzlükleriyle herkesin dikkatini çekiyorlar, gösterişçilikleriyle herkesin gözüne batıyorlar. Bir müslümanda olması gereken sâdelikden, tabiilikden, zarâfetden eser yok bunlarda. Kıyâfetleri de çok gösterişli bunların, evleri de, eşyâları da. Her şeyin en pahalısını, en lüksünü kullanmayı marifet zannediyorlar. Dînî mekânlarda da aynı hâlde görüyoruz bunları, hacda, umrede yâhud bir mevlid cemiyetinde, hatim meclisinde de hep bir şatafat, hep bir lüks içinde bunlar. Para kazanmışlar ama parayı nereye sarfedeceklerini bilmiyorlar, israfa ve gösterişe kapılmışlar. Makâm mevki sâhibi olmuşlar ama hazmedememişler o makâmı, kibre kapılmışlar, kibirleri böyle tezâhür ediyor.
Halbuki müslüman tevâzu sâhibidir, kendisini kimseden yüksek görmez. Parayla, pulla da iftihar etmez bir müslüman, ayıpdır. Makâmla, mevkiyle de böbürlenmez müslüman, o makâmı kendisine izâfe etmez, bilakis Allah tarafından bir emânet, bir âriyet olarak görür. Zengin olması ayıp değildir müslümanın ama israf etmesi haramdır. Güzel giyinmesi, kaliteli eşyâlar kullanması da yasak değildir müslümanın ama gösteriş yapması, kibre kapılması fenâdır.
