19 Nisan 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşidim Tâhirü'l-Mevlevî Hazretleri 1951 senesinde vefât etti. Bendeniz çok perîşân oldum. Cenâze namâzını Koca Mustafa Paşa'da Sünbül Sinan'da kıldık. Sonra Yenikapı Mevlevîhânesine getirdik. Caddeden girince sol tarafda Merkez Efendi mezarlığı var. Şeyhi Selânikli Es'ad Dede de orada yatar. Kendisi yahudi dönmesi ama çok mütedeyyin bir zât. Hacca da gitmiş, o da Tâhirü'l-Mevlevî gibi beş vakit namazını kılan mevlevîlerdendir. Bu zâtın kabrinin biraz ötesinde Tâhirü'l-Mevlevî'nin annesi yatıyordu. Onu Tâhirü'l-Mevlevî ile berâber ziyâret ederdik, şeyhine de annesine de fâtihalar okurduk. Orayı iyi tanıyorum.
Tâhirü'l-Mevlevî, "Benim cenâzemi şeyhimin kabrinin yanına gelince omuzdan indirin, aşağıdan sürükleyerek götürün, ona saygısızlık olmasın" diye vasiyet etmişdi. Kabristanda vasiyetini yerine getirmek için cenâze yere indirilince, İmam Efendi hemen itiraz etti "Bir müslümanın cenâzesi yerden sürüklenemez, hıristiyanların âdetidir bu, olmaz!" diye isyân edip bağırdı. O zaman, sonradan Cerrâhî Şeyhi olan, rahmetli Kitapçı Hacı Muzaffer Bey, celâllendi ve "Hoca Efendi! Hoca Efendi! Tâhirü'l-Mevlevî'nin vasiyetidir bu! Şeyhine saygısızlık olmasın diye omuzdan incecek ve sürüklenecek" dedi. Omuzdan indirdiler, sürükleyerek götürdüler, annesinin koynuna defnettiler.Bilenler bilir ki bu kadîm bir tarîkat edebidir. Vefât eden zâtın cenâzesi bağlı olduğu yolun pîrinin ya da büyüklerinden birinin ya da mürşidinin yanından geçirilecekse ya da onlara yakın bir yerde defnedilecekse tabut muhakkak aşağı indirilir.